18.Bölüm-Yüzleşme

920 70 9
                                    

"Sonsuzluğum olur musun?" 

Kaşları havalandı, elimi tutan eli öylece kalakalmıştı. Ona hak veriyordum, ben bile dehşete düşmüştüm ama geri alamazdım ve o an anladım ki bunu da istemiyordum. Söylediklerimin, sorduğum şeyin arkasındaydım. Ben James'e karşı bir şey hissettiğimi düşünüyordum ama bu yanlıştı. Aramis'in saf kötülük olması falan umurumda değildi, o kötü olamayacak kadar iyiydi çünkü. Dudakları yavaşça yukarı kıvrıldı ellerimizi birbirine kenetledi. "Biz zaten sonsuzluğuz Petite Fille." Elini saçlarıma götürüp yüzüme düşen bir tutamı geriye itti. "O zaman gidelim mi? Merak etmişlerdir." hafifçe başını salladığında sarmaşıklara ilerledik. Birbirine ekentlenmiş ellerimize bakarken midemde uçuşan o kelebekler şu an delirmişti. İnanılmaz bir histi. Sanki zincirlerin en büyüğünü kırmış ve özgür kalmıştım.

Dışarı çıktığımızda elini bıraktım. Tek kaşını kaldırarak bana baksa da anlayışla gülümsedi. "Bir süre bahsetmesek olur mu?" 

"Sen nasıl istersen Petite Fille." Tekrar gülümsediğimde elimi dudaklarına götürüp parmaklarımı hafifçe öptü. Bu hareketiyle bacaklarım titrerken dışarı çıktım. Aramis daha sonra çıkıp aynı yerden geldiğimiz gerçeğini saklayacaktı, fazla zekiydi. "Sandy, neredeydin? Gel hadi, Büyülü Çeşme'ye gidiyoruz. Dilek tutacağız." Heyecanla ellerini çırptığında güldüm. James yanıma gelip bana göz kırptı ve Thomas'ın yanına yaklaştı. Onunla yakın zamanda konuşmalıydım. En yakın zamanda...

Aramis'in de yaklaştığını gördüğümde bakışlarımı çektim. Büyülü Çeşme adındaki yer köyün biraz uzağındaydı ama oraya yakındık. Yürüyerek oraya ulaştığımızda yorulmuş olsak da buna değmişti. Dev bir ejderha figürünün kanatlarından ve kuyruğundan akan berrak su büyük bir havuza düşüyordu. Etrafta neredeyse kimse olmaması şansımızaydı, en azından Kral Orvelle öyle söylemişti.

havuzun yanına yaklaşıp heykeli inceledim. Büyük, ince bedeninden uzanan görkemli kanatlarıyla Kara Ejder'e benziyordu ama o değildi. Daha kıvrak ve görkemliydi. Hemen altında yazan altın yazıyı okudum. "Kızıl Ejder mi?" İçimden okurken, Esta'nın oldukça yüksek çıkan sesi karşısında Kral güldü. "Aramis gibi o da bir efsane ama gerçek mi değil mi bilinmiyor. Eğer olsaydı, güzel ama bir o kadar tehlikeli olurdu." 

Gözlerimi kırpıştırıp heykele bakarken Esta bağırdı. "Dilek vakti!" Herkes elindeki gümüş paraları suya atarken gülümsedim. "Ne diledin Sandy?" Hafifçe gülümserken Aramis'e baktım, göz göze gelmiştik. "Benim dileğim zaten gerçekleşti."

Esta ve Octavia kaşlarını kaldırarak bana baktığında başımı sallayarak kendime geldim ve ciddileştim. "Yani, diledim." 

"İyi bari. Ben de diledim." Thomas kolunu Esta'nın omzuna atıp sırıttı. "Söyleme sarışın, gerçek olmaz sonra." Sarışın gözlerini devirip kolunu ittirdi. James ise yavaşça gülümseyerek bana baktı. "Benimki daha gerçekleşmedi." Bakışlarımı ondan rahatsızca kaçırıp ilerlemeye başlayan Kral'a döndüm. Arabalar yaklaşmıştı, yolda olduklarını gördüm. "Artık dönmeliyim. Ama isterseniz siz gençler biraz daha durabilirsiniz. Alita ve Aramis size etrafı gezdirmeye devam eder." 

"Ben çok yoruldum. Artık dönsek iyi olur aslında." diyen Octavia'ya başımı sallayarak katıldım. "Ben de. Sarayda vakit geçiririz." 

"Tamam o halde, biraz havuzda vakit geçirirsiniz." 

"Havuz mu var?" Esta'nın şaşkınlığı karşısında gülmeden duramadım. "Evet, sevgili Estelle. Havuz var. Ama terasta, görmemiş olmanız normal." 

"Vay be!" Aramis ile oturduğumuz yere binecekken şimdi fazla dikkat eçkici gelmişti gözüme. Ben de Octavia ve Esta ile oturacaktım, bir şekilde sıkışırdım. Arabaya binmeden göz göze geldiğim Aramis bana göz kırpıp içeri girdi. Başımı sallayarak sırıttım. İçeri girdiğim an yüzümdeki ifadeyi silmiştim. "Sen Aramis'le değil miydin?" Dudaklarımı sahte bir şekilde büzdüm. "Beni istemiyor musunuz?" Esta boynuma sarılıp güldü. "Olur mu öyle şey? Hem söyle bakalım. James-" 

ATEŞİN VARİSİ - İKİZ RUHLAR (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now