28.Bölüm-Bien

475 45 4
                                    

"Sizi burada görmeyi beklemiyordum açıkçası. Bu iyi oldu, benim de canım sıkılıyordu." deyip tekrar hafifçe güldüğünde Aramis'in soğuk sesini duydum, iç soğutan cinstendi. "Ne istiyorsun?" Ellerini iki yana açıp sırıttı Morte. "Sence?" 

"Bu sefer kargaşa olmasın. Bırak gidelim, Morte." Bakışları sonunda susan bana döndüğünde bakışları değişti. Bildiğimi biliyor muydu? Dudağımı dişlememek için uğraşırken başını iki yana salladı, bakışları yere döndü. "Beni hiç tanıyamamışsınız." Asasının ucunu sertçe yere vurduğunda ayaklarımın havalandığını hissettim resmen, refleksle Belle'yi yakaladım ve kendime çektim.

Alita bir çığlıkla yere düşecekken son anda uzanan Garen onu tuttu ve dengede kalmasını sağladı. "Yakalayın şunları." 

Bize doğru gelen askerlere Aramis ile aynı anda saldırdığımızda savunmaya geçtiler. Ellerimi kaldırıp hızla onlara büyük bir ateş topu fırlattım, en öndeki çığlık atarak gerilese de pes etmedi, ellerini kaldırıp birleştirdi ve aynı anda indirdiğinde bir hava akımının karnıma bastırdığını hissettim.

Saniyeler sonra Garen ve Alita, Belle'yi alıp uzaklaşmaya başlamıştı, onları güvenli bir yere bırakan Garen koşarak yanımıza geldi ve kılıcını çekti. yere sertçe vurduğunda bir ışık yayıldı ve askerler gözlerini tutarak acıyla yalpaladı. Bu bize zaman kazandırsa da eski haline gelen bir asker Garen'in karnına sertçe vurdu, bir an duraksayan Garen birden kan kusarak yere düştüğünde dizlerimin bağı çözüldü. "Yeter." dedim yalnızca Morte'nin duyabileceği bir sesle. Biz savaşmayı kesince askerler de kesmişti, Aramis hızla diz çöküp Garen'i kontrol etmeye başlamıştı. Dudakları hafifçe kıvrılan Morte başını ağır ağır sallayıp yaklaşmamı işaret etti. Dediğini yaptım, tek istediğim buradan bir an önce gidebilmekti.

"Öz kızıma zarar vereceğimi düşünmedin her halde." diye fısıldadığında gözlerine baktım, yüzünde saçma bir gülümseme vardı. Kaşlarım havalandı. "Oysa ki ben etrafta baba falan göremiyorum." dediğimde alayla, küçük bir kahkaha attı. Gözleri gülüşünden dolayı yaşarmıştı, ona daha dikkatli baktığımda aslında gerçekten benzediğimi fark ettim. Gözleri, burun yapısı, dolgun dudakları ve kemikli yüz hatları...

"Buraya sadece kendimi hatırlatmak için geldim. Gitmenize izin vereceğim." Alayla güldüm. "Teşekkür de bekliyor musun? Minnetlerimizi sunalım mı?" Gülümsemesi yavaşça yok olurken elini kaldırıp omzuma dokundu, resmen ürpererek ondan sertçe uzaklaştığımda ifadesi değişmemişti ama artık gözlerime bakıyordu. "Zaman geliyor, Sandy. Kararını verdin mi? Seçim yapma vaktin yaklaşıyor." Sesi iyice fısıltıya dönerken dişlerimi sıktım. Aklımdan çıkmıyordu ki. "Akıllıca bir cevap ver. Senin iyiliğini istiyorum, Sandy. Lütfen." Gözlerimi kıstığımda hafifçe gülümsedi ve geriledi. Adamlarına kısa bir baş hareketi yaptığında her biri koşarak yaklaştı ve bana son kez baktığında uzaklaşmaya başladılar. "Yakında..." diye dudaklarını oynattığında derin bir nefes aldım.

Aramis'de hızla bana yaklaşıyordu, elimi tutup beni onlardan uzaklaştırdığında boğazım düğümlenmişti. Şu bahsettiği lanet gün gelse de kurtulsam diyordum artık. "Garen iyi mi?" diye zorlukla sorabildiğimde eliyle onu işaret etti. "Daha iyi. Büyü yoğun da olsa etkisi geçiciymiş. Belle ve Alita'yı çağırmaya ne dersin? Ben de Garen'i alırım." Onu başımla onaylayıp hızlandım, sırtını ağaca yaslayarak oturmuş Garen'in yanından geçtiğimde hızlıca göz gezdirdim. Göğsü hızla kalkıp inse de ifadesi normaldi, canının yanmadığını anlayıp rahatladım. Kızlar hemen arkadaydı, Alita Belle'yi kucağına almış gergince etrafa bakıyordu. Beni gördüğünde derin bir nefes aldığını bu mesafeden fark etmiştim. Hafifçe gülümseyerek onlara el salladığımda Belle kucağından inmek istedi, bunu gerçekleştirdiğinde koşarak yanıma gelmiş ve bacaklarıma sarılmıştı. "Bitti mi? Kötü adamlar gitti mi? Ağabeyim nasıl?" Art arda sorular sıralarken ses tonundaki endişe içimi kötü etmişti. Diz çöküp yüzünü ellerimin arasına aldım ve gülümseyerek endişeyle parıldayan gözlerine baktım. "Adamlar gitti, ağabeyin de iyi. Şimdi gitmeye hazır mısın?" Ben konuştukça dudakları kıvrıldı ve sonunda hevesle başını salladığında, ayaklanıp minik elini tuttum. Alita yaklaşıp elini hafifçe omzuma koydu. "İyi mi?" 

ATEŞİN VARİSİ - İKİZ RUHLAR (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now