16.Bölüm-Gizli Krallık

922 75 13
                                    

"Tekrar sormayacağım Nelson, bu kolyenin sende ne işi var?" 

"Onu şu-şurada buldum." derken elimle merdiven boşluğunu gösterdim. Regina oldukça ciddi ve ürkütücü biçimde bana bakıyordu ama anlayamadığım... 

"Sen benim odama mı girdin?" Duruşunu düzeltip kolyeyi tuttuğu elini indirdi. "Bu kolye bana ailemden kalma. Ona yaklaştığımda bunu hissedebiliyorum ve odanın yanından geçerken bu gerçekleşti. Şimdi bana cevap ver."

"Verdim zaten. Onu merdivende buldum." Arkasındaki muhafızlar hafifçe güldüğünde Regina onlara korkunç bir bakış attı. "Bugünlerde çok fazla gözüme batıyorsun Sandy." Gözlerimi kıstım.

"Bana bakmayın o zaman kraliçem." dediğimde muhafızlar bir kez daha güldü. Avuçlarını sıkan Regina sertçe onlara döndü. "Kesin sesinizi!" Tekrar bana dönüp kaşlarını çattı. "Bu sefer görmezden geliyorum Sandy. Artık gözüm üstümde." Yanımda geçerken yavaşça gittiği yöne doğru dönerek kollarımı göğsümde birleştirdim. "Benden neden bu kadar çok korkuyorsun?" 

Adım atmayı kesti, muhafızlar dehşetle bana döndüğünde onları umursamadım. "Senden korktuğumu mu düşünüyorsun?" Başımı onaylarcasına salladığımda hafifçe güldü. "Sen kimsin ki Sandy? Buradaki kimseden farkın yok." Elimle bir alev topu yaratıp onu inceliyormuş gibi yaptım. "Emin misin?" Adım sesleri duyduğumda bakışlarımı ateşten çektim, gitmişti. Hafifçe gülümsedim. Bu bir savaşsa kazanan kesinlikle Regina olamayacaktı. 

Odama girip kendimi doğrudan yatağa attım. İnanılmaz yorgundum. Aklımda Regina, James ve Aramis dönerken uykuya daldım...

Sabah, güneş daha doğamadan gözlerimi araladığımda gördüğüm karanlık gölgeyle gözlerimi kısıp sakin kalmaya çalıştım. Çocuklar olabilirdi, hemen korkmaya yoktu. Bekledim, olabildiğinde hareket etmeden normal bir şekilde soluklanmaya çalışıyordum. 

"Hazırsanız yapalım şu işi." 

"Koridor temiz. Başlayın." Tamam, kesinlikle çocuklar değildi. Bana yaklaştığında ve ağzımı kapatıp ellerimi tuttuğunda ise her şey için çok geçti. Gözlerim karardı. Burnuma dolan yoğun ve iğrenç kokuyla başım yana düştü. Bayılmamıştım ama hareket edemiyordum. Beni kucakladığında elim yana düştü, saçlarım adamın kolunun üzerinden aşağı dökülüyordu. İğrenç ter kokusu burnuma dolduğunda öksürmek istedim ama onu bile yapamadım.

"Bu taraftan." Arka kapıya ilerliyorduk. Etrafta tanıdık ya da olmasın, birini görmek istiyordum ama yoktu. Her yer boştu, bu işin planlı olduğunu anlamama yetecek kadar hem de. Peki ya bu adamlar kimdi ve en önemlisi benden ne istiyorlardı? Tahmin etmek güç olmasa da öyle olmamasını umdum.

Dışarı çıktığımızda üzerimdeki tişörtle resmen donuyordum. Sert hava vücuduma değdiği an bayılacak gibi oldum ama tekrar olmamıştı. Her şeyi duyuyor, görüyor ve hissedebiliyor ancak en ufak bir tepki bile veremiyordum. Bunun geçici olmasını umarken beni sert bir zemine bıraktıklarında gözlerimi belimden bedenime yayılan sızı yüzünden kapattım. Bu soğukla birleştiğinden etkisi daha da büyüktü. "Hemen atın başına geç. Geç kalırsak Kral Morte bizi öldürür."

Kral Morte. Morte. Mort. Mort Ulusu! Beni Feu'nun en büyük düşmanı, soylarının yok olduğunu sanılan Ölüm Ulusu kaçırıyordu!

***********************************************************************************************

Şiddetle öksürerek uyandığımda kalbimde hızla atmaya başlamıştı. Sesi kulaklarımda yankılanırken burnuma dolan iğrenç kokudan dolayı boğazım yanıyordu. Gözlerimi daha iyi açıp loş yere baktım. Burası iğrençti. 

ATEŞİN VARİSİ - İKİZ RUHLAR (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin