Ü Ç

9K 541 29
                                    

[Multi: Alvina]

Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen!✨

🏐

Kulaklığımı takarak müzik listemden rastgele bir şarkı açtıktan sonra oturduğum yerde bağdaş kurarken sırtımı da yatak başlığına yasladım ve WhatsApp'a girdim. Nazlı ve Eda'yla olan grubumuzda yine mesaj birikmişti.

🔥E.N.A.🔥

Naz: Kızlar ben ölmüş olabilir miyim acaba?

Eda: Çok klişe olacak belki ama... Ölmüş olsaydın WhatsApp'a girmekten daha mühim işlerin olurdu Naz.

Naz: Eda... Eda... Eda...

Eda: Naz... Naz... Naz...

Naz: Dalga geçme Edi ya... Vallahi pestilim çıktı kızım, Yıldırım abi canımızı okuyor, canımızı. Günde çift antrenman yapıyoruz.

Eda: yle yapmasaydık Olivia şu an lig birincisi olmazdı ama Naz.

Kızların mesajlarını okuduktan sonra parmaklarımı klavyenin üzerine getirdim konuşmaya katıldım.

Alvina: Eda haklı, Naz. Ben de çok yorgunum ama puan sıralamasında ilk sırada olduğumuzu gördükçe yorgunluğuma fazlasıyla değdiğini hissediyorum.

Eda ve Nazlı, takımdaki ve genel hayattaki en yakın arkadaşlarımdı. Aslında takımdaki herkesle iyi anlaşırdım, hatta anlaşırdık ama herkesin daha yakın olduğu birileri mutlaka olurdu. Ayrıca bizim kızlarla yakınlığımız yeni değildi. 9 yaşındayken annem vasıtası ile Olivia'nın alt yapısına katıldığımda tanışmıştım onlarla. Eda 2 yaş, Nazlı'ysa 1 yaş büyüktü benden ama nedense hep yaşıtmışız gibi hissederdim.

Naz: Aman iyi, iyi. İki dakika dinlemeyin serzenişlerimi. Bir de yakın arkadaş olacaksınız... Pü size.

Naz' ın mesajına güldüğüm sıra odamın kapısı açılınca irkilerek oraya döndüm. Gelen annemdi ve kaşları çatıktı. Kulaklığımın tekini çıkardım.

"İki saattir sana sesleniyorum Louisa, neden cevap vermiyorsun?"

Ah, söylemeyi unutmuşum. Annem Alman olduğu için ikinci adım Louisa'ydı ve babamın aksine bana hep böyle seslenirdi.

Hala çalmakta olan şarkıyı durdururken yavru köpek bakışları attım anneme. "Duymamışım anne, özür dilerim."

Annem, her zamanki gibi bakışlarıma kıyamayarak iç çekti.

"İyi, öyle olsun. Şirkette sorun çıkmış, baban biraz gecikecekmiş. O yüzden bu akşamki yemeği başbaşa yiyeceğiz ve sofra hazır. Ellerini yıka da gel."

"Hemen geliyorum," diyerek başımı salladım ve gruba mesaj attım.

Alvina: Kızlar annem yemeğe çağırıyor, sonra görüşürüz.

Eda: Görüşürüz Avi, afiyet olsun.

Naz: Görüşürüzzz, Hanna teyzeye selam söyle!

Alvina: Sağ ol Edi, söylerim Naz. <3

Kulaklığımı telefonumdan ayırdıktan sonra telefonumu kot şortumun arka cebine tıktım ve yorgun bacaklarımı yataktan aşağı sarkıtarak ayağa kalktım. Naz'a karşı Eda'yı savunmuştum ama Yıldırım abi harbiden canımızı çıkarıyordu be!

Odamdan çıkıp ellerimi yıkadıktan sonra zar zor merdivenleri inerek mutfağa girdim. Annem çoktan almıştı masadaki yerini.

Karşısındaki sandalyeyi çekip oturduğumda annem tabaklarımıza çorba doldurdu.

"Babamın işi çok mu önemliymiş?" diye sordum kaşığımı elime alırken. Zaten bir akşam yemeklerinde beraber olabiliyorduk, ona da bazen ya benim geç saate kadar süren antremanlarımla maçlarım ya da babamın işi engel oluyordu.

Annem kendi çorbasına limon sıkarken omuz silkti. Doğduğundan beri çorbalara aşinalığı olmayabilirdi ama Türkiye'ye taşınalı kendini epey geliştirmişti ve harika Türk yemekleri yapıyordu. "Yarına yetiştirmeleri gereken bir dosya varmış, onu bitirmeden gelemeyeceğini söyledi."

Babam mimardı ve kendi şirketi vardı. Onu açmak için çok çalışmıştı ki annemle de bu sayede tanışmışlardı. Annem gençliğinde benim gibi voleybolcuydu ve Almanya'da forma giyiyordu. Babam da üniversiteden sonra bir şirkette işe başlamış ve üç sene orada çalıştıktıktan sonra çalıştığı şirket aracılığıyla Almanya'daki başka bir şirkette çalışmak için Almanya'ya gitmişti. Tabii babamın hedefinde 2-3 sene çalışıp tecrübe kazandıktan sonra Türkiye'ye geri dönmek varmış ama annemle tanışınca bu pek mümkün olmamış. Yaklaşık bir senelik flörtlerinin ardından evlenmeye karar vermişler ve annem Alman milli takımında olduğundan Türkiye'ye gitme gibi bir durumu olmadığı için düğünleri Almanya'da olmuş.

Ben doğduğumda annem otuz yaşında olduğundan o voleybolu bırakana, yani 36 yaşına kadar Almanya'da kaldık. Sonrasında ise babamın istediği doğrultusunda pılımızı pırtımızı toplayıp İzmir'e geldik.

Babam Almanya'da kazandığı tecrübe ve para sayesinde burada kendine bir şirket açarken annem de kendine küçük ama tatlı bir kafe açmıştı. Ben de annem sayesinde 9 yaşındayken burada, yani Olivia'nın alt yapısında voleybola başlamıştım ve iki sene önce, yani 18 yaşındayken A takıma yükselmiştim.

Çorbamı bitirdiğimde pilav koyması için boş tabağımı anneme uzatırken arka cebimdeki telefon titreyince tek elimle arkama uzanarak telefonumu cebimden çıkardım ve ekrandaki bildirime baktım. WhatsApp'tan mesaj gelmişti ancak kayıtlı olmayan bir numaraydı.

Kaşlarım hızla çatılırken ağzımın içinde "Yine mi ya," diye söylenerek ekran kilidini açtım ve mesaja baktım.

05076*: İki gündür engelimi kaldırırsın diye bekliyordum ama benimki boşuna bir çabaymış demek ki :) Niyetimin ciddi olduğunu bilmeni istediğimden yeni bir numara aldım, umarım bu sefer de engellemezsin beni. Bu arada bugünkü antrenmanınızı izlerken dikkatimi çekti; Aslı'yla olan uyumunuz, Eda' yla olan uyumunuzdan daha zayıf. Biraz üzerine düşmenizin daha iyi olacağını düşünüyorum, özellikle kısa paslar konusunda. Naçizane ;)

KISA PAS ~ TamamlandıOnde as histórias ganham vida. Descobre agora