O T U Z Y E D İ

5.9K 471 118
                                    

[Multimedia: ❤️]

Oy ve yorumları unutmayalım. 🌺

🏐

"Alvina, titriyorsun... Bu kadar gerilecek bir şey yok."

Serkan'ın, dizlerimin üzerine koymama rağmen tedirginlikten titremesine engel olamadığım ellerime baktığını gördüm. Sanki... Tutmak istiyormuş da cesaret edemiyormuş gibi bir hali vardı. Oysa dokunsa şikâyet etmezdim.

"Ben," diyerek titrek bir nefes çektim içime. "Bilmiyorum. Niye bu kadar endişe ettiğimi anlayamıyorum ama engel de olamıyorum."

"Sana defalarca anlattım," diyerek başını iki yana salladı. "Sadece bilgisayarın ekranındaki resmi gördüğünü, benimle konuşmak istediğini söyledi. Yanımda olduğunu öğrenince de 'Alvina'yı da getir' dedi. Kızmadı yani."

Başımı ona çevirerek bakışlarımı yüzüne diktim ve sözlerinde dürüst olup olmadığını anlamaya çalıştım. "O halde niye bizi hemen yanına çağırdı?"

Ofladı. "Bir bilsem... Yine de sakin ol tamam mı, bir şey diyebilecek hali yok. Çünkü aramızda bir ilişki yok. Haksız mıyım? Sen yalnızca benim arkadaşımsın, basit bir arkadaş."

Basit kelimesine yaptığı ima dikkatimden kaçmamıştı. "Hiç kimse basit bir arkadaşını bilgisayarının ekranına koymaz, Serkan. Üstelik köpeğiyle çekilmiş fotoğrafını hiç koymaz."

Çatık kaşlarının altındaki kahve gözlerini yoldan ayırıp bana dikti. "Ne dememi istiyorsun, ben anlamadım yani şu an. Ben zaten seni basit bir arkadaş olarak görmüyorum, beni öyle gören sensin. O yüzden böyle konuşuyorum. En başından beri söylediğim gibi ben seni seviyorum, Alvina. Fotoğrafın da o yüzden bilgisayarımın ekranında. Hatta o yüzden telefonumda yüzlerce fotoğrafın var. Ayrıca emin olduğum bir şey varsa o da babamın bana sana âşık olduğum için kızmayacağı, daha doğrusu kızamayacağı. Çünkü buna hakkı yok. Anlıyor musun, hakkı yok."

Onu ilk defa bu kadar sinirli gördüğümden afallayarak olduğum yere sindim. O da bir yerde haklıydı, yani anlıyordum. İstemeden de olsa deli etmiştim onu. Kendi duygularıyla ayrı, benimle ayrı uğraşıyordu. Belki de bu davranışlarım yüzünden çok geçmeden soğurdu bile benden, kim bilir...

Sessiz kalarak başımı öne eğdiğimde sert bir soluk çektiğini işitsem de dönüp bakmadım ona. Hakkım yokmuş gibi hissetmiştim birden. Muhtemelen o da babasının bu tavrı yüzünden oldukça gergin ve meraklıydı ama ben duygularımı öylesine dışa vuruyordum ki kendisininkileri saklamak zorunda kalıyordu.

Çok geçmeden eteğime sıkı sıkı bastırdığım elimin üzerinde bir dokunuş hissettim. Serkan'ın eliydi. Dokunuşu kuş kadar hafifti, sanırım daha fazlasına cesaret edemiyordu. Çünkü ona bu hakkı kendisinde görmesine izin vermeyen biri vardı; ben.

"Affedersin, sana yüklenmek istememiştim." Sesi yorgun çıkıyordu ve bunun şimdiye bağlı olmadığını çok iyi biliyordum. "Ben sadece-"

Rahatsız olduğumu düşündüğünden midir nedir, elini daha fazla tutmayıp geri çekmeye kalktığında kendimi bile şaşırtacak bir şey yaparak diğer elimi elinin üzerine bıraktım ve elini çekmesine mani oldum. Hayret dolu bakışlarını çehremde hissetsem de vazgeçmedim ve alttaki elimin parmaklarını, onun parmaklarının arasından geçirerek ona döndüm.

"Haklısın," diye mırıldandım başımı sallayarak. "Sen haklısın. Benim bir şeyleri kabullenmem gerekiyor artık. Böyle devam edemem."

Neyden bahsettiğimi anlayıp anlamadığından emin değildim, anlamadıysa da sormamıştı zaten. Muhtemelen tuttuğum elindeydi tüm dikkati. Şu ufak dokunuşun bile büyük bir yankısı oluyordu onda. Gerçi onun kadar olmasa da ben de etkilenmiştim. Etkilenmekten de ziyade şaşırmıştım, çünkü tenime dokunan parmakları bana cesaret yüklüyor gibiydi. İyi gelmişti. Sahiden ondan güç almak çok iyi gelmişti.

KISA PAS ~ TamamlandıKde žijí příběhy. Začni objevovat