O N İ K İ

6.6K 458 28
                                    

[Multi: Alvina & Lucas]

Yekta: Onun yeşillerini gördüğüm günden beri en sevdiğim renk, yeşil.

Eh, tamam, bu biraz beklenmedik olmuştu. Usulca yutkunarak son attığı mesaja baktığım sıra bir mesaj daha attı.

Yekta: Baya etkilendin sanırım :)

Gözlerimi devirdiğimi keşke görebilseydi.

Alvina: Hayır, yalnızca bu laflarla kaç kızı etkilemeye çalıştığını düşünüyordum.

Elbette ona etkilendiğimi söylemeyecektim.

Yekta: Daha önce hiçbir kadına böyle bir şey söylemedim, çünkü bana bunu hissettirebilen tek kişi sensin.

Evet, yine etkilenmiştim ve bundan hiç memnun değildim. Bu yüzden lafı değiştirdim.

Alvina: En sevdiğin film ne peki?

Yekta: Before Sunrise.

Alvina: Şaka?

Alvina: Sen ciddi misin?

Yekta: Evet, niye ki?

Alvina: Benim en sevdiğim film de o...

Yekta: Hadi canım? Ortak yönümüzün çok olduğunu ben söylemiştim ama bunu bilmiyordum...

Yekta: Şu an belki bunu da önceden bir yerden öğrenip seni etkilemek için söylediğimi düşünebilirsin ama gerçekten bilmiyordum, Alvina.

Yekta: Bu filmi ilk izlediğimde 16 yaşındaydım. O zamandan beri de en sevdiğim filmdir.

Alvina: Tamam, sakin ol. Zaten oldukça popüler ve eski bir film, normal yani.

Alvina: Filmin devam serilerini izledin mi peki?

Yekta: İkincisini izledim ama yaşadığım hayal kırıklığı yüzünden üçü izlemeye cesaret edemedim...

Yekta: Yani ilk filmin sonunda düşündüğüm şeylerin ikinci filmde yalan olduğuna şahit olduktan sonra devamını izleyesim gelmedi.

Alvina: Duygusalsın yani?

Yekta: Sanırım :(

Yekta: Bundan senin üçüncü filmi izlediğin sonucunu mu çıkarmalıyım?

Alvina: Evet :)

Alvina: Muhtemelen seni yine hayal kırıklığına uğratır ama o ikilinin yıllar sonraki hallerini izlemek de bir başka hissettiriyor.

Alvina: Yine de söylediğinde haklısın, hiçbirinde ilk filmin havası yok. Hem zaten ilkler hep en özel ve en güzel olmaz mı?

Yekta: Hep diyemem ama genelde böyle, evet.

Alvina: Peki... En sevdiğin kitap ne?

Yekta: İçimizdeki Şeytan.

Alvina: Bunda da benim favorimi söyleseydin senden şüphelenmeye başlayacaktım ama sınavı geçtin :d

Alvina: Bu arada, neden İçimizdeki Şeytan?

Yekta: Bilmiyorum, sadece kitabın sonunu asla unutamıyorum. Yani Ömer'e kitap boyunca çok kızdım, gerçekten çok kızdım ama yine de o sonu okuyunca kırıldığımı, istediğim şeyin bu olmadığını fark ettim.

Yekta: Ne bileyim, sanki o yolda Macide'nin peşinden giden ve Macide onu fark ettiği an arkasını dönüp gitmek zorunda kalan benmişim gibi hissettim.

Yekta: Konunun açılmamasını ben söylemiştim ama yine de söylemek istiyorum. O gün seni duyduktan sonra arkamı dönüp gitmek zorunda kaldığımda gerçekten Ömer gibi hissetmiştim kendimi. O zamandan beri kitabın yeri bende daha bir başka.

Bu beni üzmüştü, gerçekten.

Alvina: Anlıyorum.

Alvina: Ne diyeceğimi de bilmiyorum ama...

Alvina: Özür dilerim, Yekta. Gerçekten. Kim olursan ol ya da ne söylemiş olursam olayım, seni üzmek istemezdim.

Yekta: Özür dilemen gerekmiyor, zaten istediğim şey de bu değil.

Yekta: Ben sadece beni sevmeni istiyorum.

Ekrana bakarak iç çektim. Benden bunu beklediğini biliyordum ancak onu tanımadan sevip sevemeyeceğimden hiç emin değildim. Bu yüzden kolaya kaçtım ve konuyu bir kez daha değiştirdim.

Alvina: Hayvanları seviyor musun?

Yekta: Elbette. Bir köpeğim var hatta :)

Alvina: Öyle mi? Ben de köpekleri çok severim. Köpeğinin adı ne peki?

Yekta: Ares.

Alvina: Güzelmiş.

Yekta: İnstagram profilin köpek fotoğraflarıyla dolu ama o köpek senin değil galiba?

Alvina: Evet, Eda'nın köpeği Lucas o... Ama benimmiş gibi çok seviyorum. Annem korktuğu için eve köpek alamadığımızdan onunla idare ediyorum.

Yekta: Belki bir gün benimkini de çok seversin.

Yekta: Ve belki internete koyduğun bir fotoğrafta Ares olur :)

Bir kez daha çektim içimi.

Alvina: Kim bilir? Belki.

KISA PAS ~ TamamlandıDonde viven las historias. Descúbrelo ahora