O T U Z

6K 481 104
                                    

[Multi: Serkan Eraslan]

Oy ve yorumları unutmayalım lütfen. ❤️

🏐

{-Serkan'dan-}

"Serkan? İyi misin oğlum lan?"

Gözlerimi gecenin siyaha boyadığı  denizden çekerek Halil'e baktım.

"İyiyim, ne oldu ki?"

Halil kaşlarını çatarak başını omzuna doğru eğdi ve "Yüzünden belli oluyor iyi olduğun," diye homurdandı. Ona daha fazla bakmaya dayanamadığımdan tekrar önüme döndüm. Sarıya kaçan kumral saçları ve yeşil gözleri bana Alvina'yı hatırlatıyordu. Sanki aklımdan bir saniye olsun çıkıyormuş gibi.

"Ne yapayım be abi," diyerek iç çektim. "Bugün bana bir bakışı vardı, çıkmıyor aklımdan. Eskiden, yani aramızda hiçbir tanışmışlık olmadığında bir şekilde idare ediyordum. Ama dün ona içimi döktükten, onu ne kadar sevdiğimi söyledikten sonra bugün hiçbir şey yokmuş gibi davranmak... Çok koydu be."

"Kardeşim madem bu kadar üzülecektin, iki kelam etseydin ya kızla."

"Yapamazdım," diyerek başımı salladım. "Yapamam. Ondan haber bekleyeceğimi söylemişken kafasını karıştırmak istemiyorum. Bana acıdığı ya da üzüldüğü için gelmesini istemiyorum. Beni sevmesini istiyorum. Çok büyük bir hayal belki ama... İnsan hayal etmekten alıkoyamıyor kendini."

Halil bacaklarını uzatarak sağ ayağını diğerinin üzerine attı ve ellerini kumlara yaslayıp vücudunu geriye yatırdı.

"Valla ne yalan söyleyeyim Serkan, seni pek anlayamıyorum. Anlamaya çalışıyorum ama hissetmeyince olmuyor be kardeşim."

"Tahmin edebiliyorum," diyerek dudaklarımı büktüm. Alvina'ya kadar ben de aşık olmamıştım. Çıktığım kızlar olmuştu elbette ama Alvina çok başka bir yerdeydi benim için.

"Çok hırpalıyorsun kendini," diyerek başını iki yana salladı. "Diğerlerinden iyi saklıyorsun ama... Aylardır yıkık döküksün be oğlum, üzülüyorum."

Üniversitede de çok iyi bir arkadaş grubum vardı ancak lise grubunun yeri bir başkaydı. Halil de bu lise grubunun başını çekiyordu. Lise birin ilk gününde aynı sıraya oturduğumuz günden beri ayrılmamıştık.

"Aşk böyle işte be Halil. Sonunda ağlamak da var gülmek de. Ama ağlarken bile bir yanın mutlu. Onun için üzülmek bile güzel."

Halil biraz uzağımızda kalan ekibin duymayacağı şekilde ıslık çaldı. "Yakında şair falan da olursun sen. Mimarlık seçmekle hata mı ettin acaba?"

Buruk bir gülümseme kapladı dudaklarımı. "Geç dalganı sen, geç. Aşık olduğunda göreceğim ben seni."

"Aman sus, ağzından yel alsın oğlum. Ne aşkı? Aşkla meşkle uğraşamam ben. Mis gibi yaşayıp gidiyorum işte. Üzülmeye de acı çekmeye de meraklı değilim."

"Her aşık olan acı çekecek değil ya, belki senin yüzün güler. Ne biliyorsun?"

"Yüzde bir ihtimal falan... Risk almaya hiç gerek yok."

Hafifçe gülerek başımı salladım. İyi çocuktu, çok da yakışıklıydı ama dediği gibi sevda işlerinde gözü yoktu. Eğlenmeyi iyi bilirdi, erkek muhabbetlerinin ve halı sahaların eksik olmayan ismiydi ama bu kadardı işte. Ha, bir de aylaklığı bırakıp okulunu bitirebilirse elektronik mühendisi olacaktı, o kadar.

Halil, ateşin başındaki çocuklara bakıp "İçmeye devam ediyor bunlar," diyerek iç çekti. "Bu geceyi sırt ağrısından uyuyamayarak geçireceğiz, belli oldu."

KISA PAS ~ TamamlandıWhere stories live. Discover now