Y İ R M İ Y E D İ

6.4K 494 22
                                    

[Multi: Serkan]

Ardında pizzacı olduğuna emin olduğum kapıyı araladığımda Serkan'la karşılaşmak afallatmıştı beni. Yani tamam, benimle konuşmak isteyeceğini tahmin etmiştim ama bu kadar çabuk değil.

Çatılı kaşları, kısık gözleri ve her zamankine nazaran biraz daha dağınık olan saçları üzgün olduğunun göstergesiydi. Halinin içimi cız ettirmesine engel olamamıştım.

Ben şaşkın bir şekilde yüzüne bakmaya devam ettiğim sıra koridora yönelen ayak seslerini işittim.

"Pizzalar mı gelmiş Al-"

Başımı omzumun üzerinden geriye çevirdim ve muhtemelen Yekta'yı gördüğü için sorusunu yarıda kesen Eda'ya baktım. İrileşen gözleriyle Yekta'ya bakıyordu. Ona döndüğümü fark ettiğinde renkli gözlerini bana çevirdi ve "Pardon," diye mırıldandı. Sesindeki heyecanı saklayamıyordu. "Pizzacı geldi sanmıştım. Gidiyorum, siz rahat rahat konuşun."

Bir şey dememe izin vermeden odaya geri girdiğinde sessizce iç çektim ve tekrar önüme döndüm. Yekta'nın bakışları hala bendeydi. Kahvelerinin dikkatinden rahatsız olarak yerimde kıpırdanmak istesem de kendimi tuttum ve soğuk çıkmasına özen gösterdiğim bir ses tonuyla "Evet?" diye mırıldandım. "Neden buradasın, Serkan?" Duraksayarak alaylı bir tavırla gülümsedim. "Ah, pardon. Yoksa Yekta mı demeliydim?"

"Alvina..."

Ses tonundaki acıyı duymamış gibi yaptım.

"Ne oldu? Yaptıkların yetmedi de biraz daha kandırayım şunu, mu dedin? Eğer öyleyse üzgünüm, geç de olsa aklım başıma geldi. Yalanlarına karnım tok."

Canı acıyormuşcasına gözlerini sımsıkı yumdu ve "Biliyorum," diye mırıldandı. "Bana çok kızgınsın, seni kandırdığımı düşünüyorsun, biliyorum." Gözlerini açarak tekrar bana baktı. "Olanları bu kadar kısa sürede hazmedememişsindir bile."

"Bunu bilerek buraya gelmen de," diyerek cümlemin sonunu getirmeden sustuğumda sıkıntıyla iç çekti.

"Saçma evet, kabul ediyorum ama gelmek zorundaydım. Seni kendi düşüncelerinle baş başa bıraktığım takdirde bana düşman olacaksın çünkü. Gerçekleri bilmeyerek kendi doğrularına sığınacaksın ama ben bunun olmasına izin veremem. Biliyorum, şu an bana çok kızgınsın ve beni görmek bile istemiyorsun ama ne olur Alvina, anlatmama izin ver. Amacım asla seni kandırmak değildi, olaylar çok hızlı gelişti ve ben durduramadım kendimi işte. Sadece beş dakika, beş dakika dinle beni. Sonra çekip gideceğim, söz veriyorum."

Sözünü kesmemden korkarcasına hızlı hızlı konuşurken dudaklarımı birbirine bastırıp ilgisiz görünmeye çalışarak onu dinledim.

Büyük bir umutla gözlerimin içine baktığı sıra sessiz kalmamdan olumsuz bir yanıt vereceğimi düşünmüş olacak ki "Lütfen," dedi bir kez daha. "Sadece beş dakika dinle beni."

Onu dinleyip dinlememe konusunda kararsız olsam da dinlemediğim takdirde günün geri kalanını Serkan'ın bana ne söyleyeceğini merak ederek geçireceğimi bildiğimden isteksiz bir şekilde "Peki," diye mırıldandım. "Ama sadece beş dakika."

Büyük bir heyecanla kafasını salladı. "Tamam, tamam, söz veriyorum. Daha rahat konuşabileceğimiz bir yer var mı?"

Elimle evin kenarını işaret ettiğimde başını salladı ve gerileyerek evden çıkmamı bekledi. Başımı kısa süreliğine arkaya çevirip salon duvarına gizlenmiş bir şekilde bizi dinleyen kızlara baktım ve gözlerimi devirip önüme döndüm. Sonraysa dışarı çıkıp kapıyı kapattım. Ne de olsa Serkan'la konuştuktan sonra söylediklerini onlarla paylaşacaktım, bu kadar merak da fazlaydı canım!

KISA PAS ~ TamamlandıWhere stories live. Discover now