Kızımın Fotoğrafı

2.1K 243 16
                                    

Yeni Yılınız kutlu olsun. Gelen yıl geçenden daha güzel gelsin, geçsin.

İYİ OKUMALAR...

********

Saat altı gibi Bursa'ya girdiğimizde gülümsedi bana ama yüz vermedim. Ben korkudan dışarı bile çıkmak istemezken o kavga gürültüyle ilgi çekiyordu sürekli. "Burada gezilecek çok güzel yerler var, götüreyim mi seni düğünden sonra?" Sorusuna ses etmeden başımı cama çevirdim. Doğrusu deli gibi merak ediyordum bu şehri, aslında içinden geçtiğimiz tüm şehirleri merak ediyordum ama gel gör ki Kayseri'de olanlardan sonra gezmeyi bırak, alışveriş için bile dolaşmamaya karar vermiştim. Ana caddeye girdiğimizde kırmızı ışıkta durduk, Yanık'ın yansımasını izliyordum camdan hüzünle. Kim ne derse desin o kadar güzeldi ki yüzü, kalbi, bana olan sevgisi; kıyamıyordum O'na hiç.

Garip bir rahatsızlık hissiyle dikleştim yerimde, yüzümü sevdiğim tek adama çevirdim. Bu hareketimle bir şeyi fark ettim. Tedirgindi Yanık'ın gözleri, sürekli bir yerleri araştırır gibiydi, korktum doğrusu. "Ne oldu?" dediğimde bana dönüp gülümsedi. "Yok bir şey güzelim." Yine aynı şeyi yapıyordu işte. Gözlerime dik dik bakıp doğru söylediğine inandırma çabasıyla konuşuyordu. Eğer bu adam eskiden de bu kadar beceriksiz bir yalancıysa nasıl gizli görevlere gidebiliyordu ki?

"Yanık, hani birbirimizden saklımız gizlimiz olmayacaktı. Bunu sen söyledin ama ilk bozan da sensin." Pes ettiğini bildiren nefesini hızla burnundan verdi. "Tedirgin olma diye saklamak istedim sadece. Bizim timden bir arkadaşım Bursa'da yaşıyor. Gerçi koskoca şehir nereden karşılaşacağız ama yine de ne bileyim işte bir umut bakınıyorum." Şaşkındım, çünkü bir umudun peşine takılıp arıyordu arkadaşını. Oysa ben saklanacağımızı sanıyordum.

"Görsen ne olur?" Sorumun ardından, dalgın bakışları gülümseyerek döndü bana bir kez daha. "Ne olacak, beni bir güzel döver önce, sonra söverdi herhalde ama sonunda sarılırdı." İçimdeki Ardahan'a kaçıp saklanma isteği bir kez daha peyda olurken daha da ısrarcıydı artık. Birilerinin Yanık'ın canını acıtacak olması ihtimali bana çok uzak gibi gelse de ihtimalini bile sevmedim.

"Güzellik, diyorum ki yarın fırsatımız olmaz. Önce sana düğünde giyebileceğin bir şeyler bakalım, ben de aradan çıkarım bir şekilde, ne dersin?"

"Sen bilirsin." Sesimdeki isteksizliği fark etmişti illaki, dönü bana yeniden. Oldukça kalabalık bir caddede arabayı park edecek yer bulamayınca ara sokaklara daldı. Sonunda durduğumuzda yüzümü avuçları arasına aldı gülümseyerek. Saklasın ya beni avuçlarında, yüreğine hapsetse hiç itirazım olmaz ki. Lakin inatla geleceğimiz geçmişimizde diye tutturmasına hak versem de yine de ne bileyim işte korkuyorum, hem de doğruyu söylemek gerekirse ölümüne. Dudaklarıma değdi dudakları, ellerinin biri çenemi sabitlerken, diğeri beni mayıştıran bir ağırlıkta saçlarımın arasında dolaşıyordu. Kirpiklerinin dibinden ucuna doğru uzanan sarı renkte kaybettim bir kez daha kendimi. Boğuldum bir kez daha çivit mavisi gözlerinin renginde. "Hiçbir şey olmayacak ay yüzlüm, korkma sakın. Düğünün keyfini çıkar." Ben artık onun sesinin güzelliğine, avuç avuç tuz yemiş, yine de susuzluğuna bile aldırmadan uçurumdan atlayacak olan koyundum.

Son bir kez alnıma değdi dudakları, hafif geri çekilirken koyu sarı kaşları çatıktı. "Ateşin mi var senin?" sonra yeniden dudaklarını alnıma bastırdı. Aslında hakikaten kendimi yorgun hissediyordum biraz. "Hafif ateşin var, önce bir hastaneye gidelim." Paniği gözlerine sirayet ederken bir şeyi unutuyordu, kimliksiz oluşum. Aslında şu hâl bile Yanık'ı haklı çıkarır nitelikteydi. Hastalansam hastaneye gidecek kimliğim bile yoktu.

Neyse ki benim biricik kocamın buna bile bir çözümü vardı. Para her yerde kapı açıyormuş gerçekten, en azından bu gibi durumlarda diyeyim. Özel bir hastaneye götürdü beni, hiç kimse kimlik sormadı bile. Acil kan tahlili, cartı-curtu derken bir saat sonra yeniden kırklı yaşlarının başında gibi duran yakışıklı, esmer doktorun karşısındaydık. İri yuvarlak gözlüklerini burnunun ucundan geriye doğru itti işaret parmağıyla konuşmadan hemen önce. "Herhangi bir enfeksiyon gözükmüyor. Bazı hamileliklerde ansızın ateş yükselmesi görülebilir ama yine de idrar tahlillerine de bakalım." On dakika sonra gelen tahlillerle anlaşıldı ki turp gibi sağlıklıydım, sadece bebeğim yorulmuştu ve annesine minik bir sinyal veriyordu azıcık dinlenmesi için. "Bebeğinizi de görmek ister misiniz?" diyen doktorun sorusuyla Yanık biran telaşlandı, ben ise tatlı ve sevinç dolu bir heyecana kapıldım. O kadar ki sesim çıkmayınca başımla onayladım doktoru ve ultrason cihazına doğru adımladım.

Beyaz Düş (Tamamlandı)Where stories live. Discover now