Kaçak

2.8K 263 16
                                    

Medya= Cengiz Özkan (Bir Ay doğar) Bölüme cuk oturdu şarkı diyebilirim. Herkese iyi okumalar. Ayrıca rica ediyorum yorum yapın canolar, ona göre gidişatı devam ettirebileyim. Böyle körü körüne ilerliyorum

*************

Yanımda mışıl mışıl uyuyan kedinin saçlarına son defa bir öpücük kondurdum, emindim ki dün gece bir rüya olarak kalacaktı geçmişimizde, kalmalıydı da. Aklıma takılan tek soru vardı. 'Ya sadece bir rüya değil de gerçekten istiyorsa seni?' İşte bu sorunun cevabından tam olarak emin değildim. Ne olurdu eğer gerçekten benimle birlikte olmak isterse? Yeniden açabilir miydim koşulsuzca yüreğimi, kırılacağını bilsem de?

Hayır yapamazdım sanırım, çünkü eskisi kadar güçlü değilim. Geçmişte beni güçlü kılan ne varsa artık güçsüzlüğümün en bariz sebebi. Bunlara bir de Dolunay gibi yaralı bir kadını ekleyemem, bu hem ona hem bana en büyük ceza olur. Yine de bir yanım olsun istiyor, gerçekten beni sevsin, kalsın yanımda diyor. Ona hissettirmeden usulca dokundum ipek gibi sarı saçlarının dalgalarına. İçimde, midemin hemen üstün de bir şeyler ılık ılık aktı sanki. Galiba zorlayacak beni bir kez daha.

Yaklaşık yarım saat önce banyonun sobasını yeniden tutuşturmuştum O'nun için. "Dolunay, Dolunay kalk hadi. Miyase uyanmadan temizlenmen gerekli." Uykucu bir inlemeyle arkasını bana döndüğünde dişlerimi kıracak kadar sıktım. Kasıklarımda ki öncü depremlerimin sebebine nezaketle yaklaşmak bir işe yaramayacaktı anlaşılan.

"Bak kalk yoksa yataktan aşağı atacağım seni." Yok, yine sallamadı beni. Başımın altındaki yastığı yere, onun düşeceğini bildiğim tarafa koydum. Beli ile kalçasının altına yerleştirdiğim ellerimle aşağı attığımda kızı, ufak bir çığlığın ardından öfkeyle doğruldu yerden. "Kalk dedim kalkmadın."

İnce eli havalandı ve bir yumruk halinde koluma indi. Eğer şimdi konuşabiliyor olsa evin çatısını aşağı indirmişti tahminimce. "Miyase uyanmadan banyoya gir, sonra da yatağına, hadi çabuk." Gözlerinde gördüğüm kademeli hüzünle boğazıma bir yumru oturdu lakin bu hem benim kalbim, hem de onun için en dorusu. Olur da kaderin başka planı varsa onu da o zaman düşünürdüm. Çıplak bedenini gözlerime sokmak istercesine ayaklandığında dilim, boğazım ve neredeyse bütün organlarım kurumuştu. O ise sanki bu susuzluğumun ilacıydı. Bedeninde benden hatıra taşıdığı izler onu daha da güzel kılmıştı.

Ya soğuktan ürperdiği için, ya da benim bakışlarım yüzünden memelerinin uçları tomurcuklanan gül goncası gibi büzüştü, dikleşti. Parmaklarım o güzelliğe dokunmamak için titreyerek yumruk halini aldığında arkamı döndüm ona. "Uyuyacağım ben, uyandırmayın beni." Keskin emrimin ardından kapının sesini dinledim bir süre ama hiç ses yoktu.

Ne yaptığını deli gibi merak etsem de arkamı dönmeye korkuyordum. Onu bir kez daha öyle görürsem irademe okkalı bir siktir çekerdim biliyorum. Sonunda beklediğim ses geldi gelmesine lakin yapacağını yaptı yine küçük şeytan. Külotunu yüzüme usulca bıraktığında nefes bile alamadım, sonra çekip gitti. Bu kız çok fenaydı, aklı sıra benden intikam alacaktı.

Alabilmiş miydi peki? Evet, hem de çok güzel almıştı.

*****************

Dün gece yaşadıklarımızın ardından beni sabah yatağından atan adamı öldürmek istiyordum artık. Aynadaki aksime baktım, çok mu çirkinim diye ama hayır, rüyalarımda gördüğüm o kadın kadar güzeldim. Bedenim de öyle ama neden ona ulaşamıyordum, neden böyle davranıyordu bana? Başımı çevirip kalçamdaki parmak izlerini süzdüm. Göğüslerim de ve karnımın birçok yerinde morluklar vardı, yani bedenimi sevmişti ama kalbini bana açmıyordu. Belki zamanla açardı, yeter ki yanımda olsun.

Beyaz Düş (Tamamlandı)Where stories live. Discover now