Yüzbaşı Göktuğ

2.5K 266 60
                                    

Medya Aysel Yakıpoğlu (Bide Seviyom dedi)

Artık belli olan karnımla yatağa uzanırken bana destek veren adamın gözlerine baktım. Allah'ım her gördüğümde içimde bir şeyler deliye dönüyordu. Boğazım kuruyor, kalbim kulaklarımda atıyor sanki. Çıplak göğsünün ortasına değdirdim dudaklarımı kar kokulu adamın. Yanık izleriyle dolu sol tarafına yasladım yüzümü, parmaklarım sağ taraftaki yara izlerini okşarken göğsü hızla inip kalktı. "Kızım yapma be, ölüyorum sensizlikten zaten." Bensizliği oysaki sadece dün geceden şimdisiydi. Karnıma dikkat ederek üzerine tırmanırken bedenim onunkisi kadar yanıyordu. Karnına oturduğumda mavi gözlerinin içi ışıl ışıldı. "Dolunay, yapma güzelim. Yarın çok işimiz var ve bir de seni gece gece yoramam."

"Sana ne benim yorgunluğumdan doktor!" Yarın Tarık ve Hüsna'nın düğünleri başlıyordu. Burada kına gecesi yapılacaktı, ertesi gün gelin ağırlama diye bir şey yapılacakmış. Hüsna Bursa'ya gidecek, düğünleri orada yapılacaktı. Ben her ne kadar gitmek istesem de Yanık gidemeyeceğimizi söylemişti. Geçmişinin bir parçası oradaydı ve kaçınıyordu. Kızmıyordum ona, haklıydı kendince, hatta bence de. Neyse ki gelin ağırlama da düğün gibi şenlikli oluyormuş.

Oturur şekle gelen adamın bacaklarına doğru kaydım istemsizce. Bu hiç hoşuma gitmemişti ta ki dudakları dudaklarıma hırçınca kapanana kadar. Ben açtım ona ama o bana daha da açtı. Dudaklarımı ısırıyor, sonra usulca, ustaca seviyordu diliyle. Sigaranın o acı tadının oturduğu damağını yokladı dilim, anında geldi karşılığı. Elleri çoktan geceliğimin içine sızmıştı, hatta çamaşırım içindeydi.

Bir dakika olmamıştır bile çıplaktım avuçlarının altında ve yanıyordum. Öyle güzel seviyordu ki gözlerim doluyordu yüreğime pompalanan şehevi hislere rağmen. Baştaki o vahşiliği eli karnıma ulaşır ulaşmaz uysallaşıyor, bebeğimize zarar verme korkusuyla geri çekiliyordu. Çenemi ısırıp "Son ay ne bok yiyeceğim ben kadın" diye söylendi. Son bir ay en azından son iki hafta sevişmeyecekmiş benimle. İşin kötüsü doğumdan sonra da yasakmış. Bunu ilk söylediğinde öyle bir hayal kırıklığı yaşadım ki anlatamam.

Yanık ise yüzümün haline bakıp, ta ki ben öfkeyle "Ben sensiz kalacağım ama sen de bensiz kalacaksın salak!" diye haykırana kadar katıla katıla gülmüştü pis domuz. Sonra beni soydu, kendide soyundu ve sımsıkı sarıp içini çeke çeke oturdu yatakta. Aslında yüz vermek istemesem de çoktan O'nun kokusuyla baştan çıkmaya başlamıştım bile. "Deme 'Bensiz kalacaksın diye kadın, sensiz kalmak nasıl bilmem artık, Allah bildirmesin." Sesi öyle yoğun, öyle üzgündü ki canım yandı. Artık Yanık'ta benim korkularımı taşıyor ve bunu bana belli etmekten çekinmiyor. İkimizin derdi de birbirimizi kaybetme korkusu ve bu korku benim gözlerimi doldururken Yanık bundan bile mahrum.

Bana geçmişini anlattığında bir gerçeğini daha söylemişti. Yanık ağlayamıyordu...

Duyguları patladığında en fazla sık sık nefesler alarak, titreyen bedeni o nöbeti atlatana kadar bekliyormuş. En son babasının ve oğlunun mezarı başında dökmüş gözyaşını, sonrasında hiç ağlamamış, ağlayamamış daha doğrusu. Uyku da uyuyamıyor pek, ne zaman bir şey için uyansam Yanık hep uyanık. Ya elinde bir sigara dışarıyı izliyor pencere kenarında, ya gözleri benim üzerimde oluyor.

Yeniden beni sevmeye başladığında aklımdaki tüm hüzünlü düşünceler silindi gitti. Mememin ucunu ağzına çekti açlığıyla, bütün sinir uçlarım ona karşılık verircesine ayaklandılar. Dişlerinin arasında eziyor, soluksuz kalmış gibi emiyordu. Dayanacak gücüm kalmamıştı birkaç dakikada, tüm kemiklerim un ufak olmuş gibiydi ama o durmuyordu. Elleri ateşimi harlayan körüktü şimdi, dudakları ise ecelim. Göğüslerimi bırakıp köprücük kemiğime bir öpücük kondurduktan sonra omzumu dişledi. Arzuyla titreyerek bekliyordum artık beni tamamen alacağı anı ama uzatıyordu. Kar kokulum boynumdan alırken nefesini, kalçalarımı kaldırdım ve erkekliğine yasladım. İsteğim ne anlasın artık ama anlıyor, vermiyordu kendini bana inatla.

Beyaz Düş (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin