Rehin Eden Aşk

2.7K 262 33
                                    


Saatler sonra alınan kararla derin bir nefes çektim içime. Yaşlı bunak köyün en büyüğü olarak, kızın kendi evinde kalması gerektiğini söylese de Hasan bunun uygun olmayacağını söylemişti. Ne yazık ki benim bu mecliste söz hakkım yoktu çünkü ben de yabancıydım. Oysa benden çok çok sonra gelen hoca da bu mecliste söz sahibiydi.

"O halde jendermeye ulaşana kadar kız caminin misafirhanesinde kalsın. Lakin tek başına olması yakışık almaz, köyde delikanlılar var. Yanına yaşlı karılardan birini bırakalım, gözünü kızın üstünden ayırmaz." Aslanım Hasan, bastır oğlum! O küçük şeytan için Hasan'la bir anlaşma yapmıştım ve hakkını veriyordu doğrusu.

"Olmaz! Kız benim evimde kalacak! Gözüm üstünde olacak, ne olur ne olmaz."

"Alişal emmi, senin evinde on iki dene erkek torun var, bunların en küçüğü yirmi beşinde. Oğullarını saymıyom bile. Ben bu köyün muhtarıyım köyün namusunu dile düşürmem." Sadece dinleyici olarak burada olmak daha önceleri canımı hiç bu kadar sıkmamıştı doğrusu, şimdi söz konusu olan benim küçük şeytanımdı, onun için lafım burada da geçsin istiyordum? Evet kesinlikle...

Alişal denen sıçan Dolunay'ı ya kendi için, ya da oğullarından biri için evinde tutmak istemiyorsa ben de bir şey bilmiyorum. Yine de hocanın "Allah'ın yasakladığı şeylere siz olur veriyorsunuz diye haramdan çıkmazlar. Kız genç, güzel; bu durumda kimsenin evinde kalması doğru olmaz. 'Hem kızlarınızı, hem oğullarınızı haramdan sakının!' Bu Allah'ın buyruğudur. Onun için Hasan'ın da dediği gibi kızın caminin misafirhanesinde kalması en uygunudur. Bu sırada jandarma ile irtibata geçmeyi deneyeceğiz yine. Hepimiz Müslüman'ız, Müslümanlığın gerektirdiği ise zorda kalana yardım etmek, onun acizliğinden yararlanmamaktır. Köy meclisi olarak en iyisinin bu olduğunu sizde biliyorsunuz." Tarık'ın konuşması ile birkaç homurtu onu doğrularken, Alişal hiç hoşnut kalmamıştı bu konuşmadan.

"Hoca doğru der ahali. Gızın yanına Esma kadını goyak." Bu iş tamam! Alişal'dan sonra sözü en çok geçen Rıza konuyu kapattığında ayaklandı topluluk. Dua ediyorum ki son bir söz istemesin o yaşlı bunak. Hasan'ın aceleci hallerine gözüm takıldığında gülmekten ölebilirdim eğer aklıma o küçük şeytanın buğulu bakışları gelmese.

Onu korumak için kendimden verdiğim bu kaçıncı ödün saymadım doğrusu ama sanırım son olmayacaktı. Herkesten erken davranıp dışarı çıkıp camiye ulaştığımda kaşlarımı çatmadan edemedim. Daha şimdiden birkaç aç gözlü çıyan cami avlusunda geziniyor, Duman'ı aşamadıkları için içeri giremiyorlardı.

Kızımın yanına diz çöktüğümde "Aferin benim güzelim, bu akşam sana kocaman bir parça et vereceğim söz. Aslında bu parçayı o güzel şeytandan alsam fena olmaz değil mi? Dedim ve burnuna bir öpücük kondurdum. İçeri girdiğimde ayaklarımdaki botları çıkardım ve olduğu odaya koşturdum. Hoca veya diğerleri gelmeden gitmeliydim. Tabii azıcık onu korkutmadan gidersem ne olayım!

Pencerenin önünde bir kuş gibi korkuyla bekleyen görüntüsüne içim acısa da bakışlarımın onu soğuktan titretmesine izin verdim. Benden kaçmak, gitmek güya benim cezamdı ama görsün bakalım küçük şeytan asıl cezayı kimin çekeceğini. "Yaptığından memnun musun bari? Ne halin varsa gör şimdi küçük şeytan." O menekşe gözlerdeki buğu gittikçe içime işliyordu ki buna izin vermeden ardımı döndüm. Yoksa hakikaten bu ayrılık benim cezam olacaktı. Ardımda bıraktığım kızla dışarı çıkmıştım ki kapıda içeri girmeye çalışan Tarık'la karşılaştım. "Oğlum çek lan şunu buradan, korkuyorum vallahi."

"Duman bırak kızım içeri girsin Tarık ağabeyin." Tarık'ın peşine takılıp içeri girmek isteyenlere ise benim güzel kızım dişlerini gösterdi. Adamlar köyü biran da karıştıran bu esrarlı misafiri merak ediyorlardı, hatta kadınlar bile ama şimdilik hiç birine onu görme izni veremem. En azından onu yeniden yanıma alacak bir yol bulana kadar hiç kimseye görünmemeli o bela güzelliği.

Beyaz Düş (Tamamlandı)Where stories live. Discover now