Düşman Kızı

2.1K 246 45
                                    

İyi Okumalar

Sonra kapı açıldı ve ben korkuyla yerimde, Yanık'ın göğsünde dondum kaldım. Karşımdaki adamların hepsi de mahşerin dört atlısı gibi, yüzlerinde insanın kanını donduran bir ifadeyle sıralandılar karşımda.

Kimdi bunlar ve neden düşmancaydı bakışları bilemedim başta ama Yanık usulca fısıldadı kulağıma, "Timden arkadaşlarım sana geçmiş olsun demek için geldiler." Özel bir hastaneydi burası, odası da kocaman bir süit genişliğindeydi. Yine de odanın içindeki adamlar yüzünden sanki küçücük bir alanda sıkışmış gibi hissediyordum kendimi. Altı tane öküz gibi asker, boru mu!

Bakışları, sert duruşlarının çelikten daha güçlü olduğunu anlatır gibiydi, Yanık'ın birine kızdığı zamanlar gibiydi hepsinin de gözlerindeki ışıltı. İsimlerini henüz bilmiyorum ama hepsi de en az Yanık kadar iriyarı adamlar. Bana bakarlarken yalan yok biran içim korkuyla titredi. Hele içlerinden birisinin kolları göğsünde bağlıydı ve pazuları abartısız benim belimden daha kalındı diyebilirim, yani Yanık'ın kollarından bile daha geniş. Neyse ki onu kestiğimi anlamış olacak belli belirsiz gülümsedi, yoksa korkudan ağlardım... Gerçekten!

Hepsinin saçları da Yanık gibi kısacık tıraşlanmıştı. Usulca Yanık'ın elini tutup çekiştirdim kendime doğru. Yaklaşınca kulağına doğru fısıldadım. "Şu kim Yanık, hani en kocaman olanı? Öldürecek gibi bakan ayı." Adamın ardındaki sessiz topluluktan o an bir kahkaha yükseldi ve ben sıçradım yatağımda beklemediğim bu gürültüyle. Ayrıca gerçekten fısıltıya konuşmuştum nasıl duyabilirlerdi ki beni? "O ayı, Orhan. Tim liderimiz, hepimizin ona en az bir can borcu vardır."

"Yahu yenge aşk olsun" dediğinde Orhan şaşırdım, sesi oldukça insancıldı vallahi görüntüsünün aksine. Sonra kapkara gözleri Yanık'a döndü ve az önce ki Azrail hali yeniden canlandı sanki bedeninde. "Tabii o can borcunu da kendini ölü gibi göstererek ödedin değil mi Yanık?" Adamın sesi sadece saliseler içinde değişmişti, biran için Yanık'a bir şey yapacak diye korktum ve sımsıkı sarıldım sevdiğim kar kokulu adamı korumak isteyerek. Benim sıkı tutuşumla yanımdaki adamın acı bir inleyiş döküldü dudaklarından.

Gözlerimi ona çevirdiğimde gülümsüyordu, daha doğrusu gülümsemek için gayret ediyordu. Usulca kollarından sıyrıldım ve toparlandım. "Ne oldu?" sorusu yorgun bir solukla dudaklarımdan endişeyle çıkmış olacak ki yüzünün rengi soldu. Yanık konuşmadan Semih "Ne olacak naz yapıyor sana" dedi. Yok doğrusu hiçte naz yapacak bir adam değildir ki Yanık. Ya da en azından benim tanıdığım adam. Aldırmadım tabii ki Semih'e, yeniden döndüm Yanık'a ve yüzünü taradı gözlerim. Hayır yüzünde o adamlar tarafından dövüldüğüne dair herhangi bir iz yoktu.

Menekşe rengi gözlerim yeniden adamlara döndüğünde onlarında huzursuzca yerlerinde kıpırdandıklarını gördüm. "Ne yaptınız kocama?!" artık daha gür çıkıyordu sesim ama yine de istediğim etkiyi yaratmamıştı. Liderleri bir adım öne çıktı "Yenge aslında bu ite senin saçının sayısınca bir sopa çekmek vardı ama hem sana, hem de karnındaki kızlara dua etsin. Biz ona daha hiçbir şey yapmadık."

Daha mı? Ne yapacaklardı ki? ahh aslında ne yapmak istediklerini biliyordum elbette ama asla buna izin vermem. "Eğer kocamın saçının teline bile dokunursanız onu aldığım gibi yeniden gideriz evimize. Bizi asla bulamazsınız!" acaba bu tehdidim işler mi onlara? Allah'ım ne olur dokunmasınlar benim sevdiğim adama...

*******

Hastaneye geldiğimizde aklımı kaçıracak gibiydim artık. Tek bildiğim Dolunay'ın kanaması vardı. İçeri girdiğimiz de Nursen'i ağlarken bulmak canımı daha da çok ağrıttı. "Nerede? Dolunay nerede?!" diye bağırmaya başladım. Kadın bir şey diyordu ama algılarım öyle kapalı, düşüncelerim tek bir kadına öylesine odaklıydı ki duymuyordum onu. Semih karısını ellerimden tutup çektiğinde hastanede dolanmaya başladım. Menzilime giren hemşire odasına daldım bir hışım. İki genç kız korkuyla ayaklandılar "Karım! Karım nerede?!" diye bağırdığımda birisi "Sakin olun beyefendi, karınızı hemen buluruz" dedi.

Beyaz Düş (Tamamlandı)Where stories live. Discover now