Sancılı Gerçek

1.9K 240 70
                                    


Öğrendiklerimle usulca ardımı döndüm ve odama yürüdüm. Yanımda Nursen, o da benden farksız, şaşkındı duydukları yüzünden. Bir köşeyi dönmüştük ki Yanık'ın kükreyişi ile dondu adımlarım. "Olamaz! O adam benim karımın babası değil!" gözlerim dolu dolu yanımdaki Nursen'e baktım. "Ne oluyor ya?" dedi kadının yüzünde ki şaşkınıkla gülebilirdim ama ona bile gücüm yok gibiydi.

 Cevap veremedim Nursen'e sesimi yeniden yitirmiştim sanırım, hem ne diyebilirdim, ben de tam olarak oturtamamıştım ki duyduklarımı zihnimde. Son rüyamdan belki de hiç bahsetmemeliydim Yanık'a, hele de onun bu deli fırtınasında. Evet evet kesinlikle susmalıydım. Omuzlarımı dikleştirdim ve yürümeye devam ettim. Odadan çıkarken üzerimde olmayan ağırlıkla yatağa çöktüm. Bembeyaz çarşafta bir leke arayan gözlerim bulamadığı her saniye bir garip hissettiriyordu beni.

Sonunda çarşafın üzerinde bir şey bulamayacağıma kanii olunca başladım ağlamaya. Neden bu kadar temiz, neden bu kadar kusursuzdu beyazlığı? Oysa benim hayatım hiç böyle değildi. Bir an mutlu pembeler, beyazlar, güneş sarıları vardı ömrümde, sonraki an kapkara, gri fırtınalar. Kentim yalnızlığa terk ediliyordu sanırım bir kez daha, çünkü kulaklarımdan Yanık'ın öfkeli avazları gitmiyordu. 'O adamın kızı asla benim karım olamaz!'

Allah'ım ben o olmadan ne yapacağım? Nasıl yaşarım Yanık'ın olmadığı bir hayatı, hem var mı öyle bir yer? Kıvrıldım yatağa, üzerime o nefret ettiğim beyaz çarşafı çektim, tepeme kadar örtündüm. Kapadım sımsıkı gözlerimi. Allah'ım gidecekse ne olur uyandırma beni, öyle sessizce ölüp gideyim.

"Dolunay yapma canım, bebeklerine yazık. Hadi bir doğrul." Ah Nursen o gidecek biliyorum demek istedim ama diyemedim. Yine o ses karanlığımın içinde bağırdı. Hatırlamak istemediklerimi zorla hatırlattı o ses. Karmaşıktı duygularım, yaşadığımı sandıklarım... ses susmuyordu, Eris tüm acımasızlığıyla bir kez daha sızdı hayatıma.

'Sana konuşma dedim! Susacaksın! Her şeyi unut benim küçük prangalı kelebeğim! Yaşamak istiyorsan unutacaksın, nerede olduğunu, neler olduğunu kimseye anlatmayacaksın Abella. Yoksa bebeğin de ölür. Şimdi unut benim küçük fahişem.' Oradaydı işte geçmişim, o sesin korkunçluğunu unutmalıydım, hatta o geçmişi bir kez daha unutmalıydım ama geç mi kaldım yoksa unutmak için?

Şimdi ise... Sanki içi anılarımla dolu bir balon vardı zihnimde ve patlamıştı o balon. Dört bir yana savrulan hatıralarla hıçkırıklarıma titremelerim de eklendi. Kalbim çok hızlı atıyor, nefesim yetmiyordu ciğerlerime. Boğuluyormuş gibiydim, sonra ter bastı. bedenim içten dışa doğru ateş almış gibi. 

O gece... hayır o gece değil bir önceki sabah başlamıştı dehşetim, hatta onlarca yıl öncesi. Ve ben en başlangıcını hatırlamayacak kadar küçüktüm. Ya da yine unutturulmuştum. Bilerek!

******

Üzerime gelen adamların isteklerini gözlerinde görebiliyordum. İçlerinde sadece birisi onlardan farklıydı, o beni gerçekten sevdiğini söylüyordu. Bir gün beni ve yeni doğmuş bebeğimi alıp gidecekti. Çok yakındı, o kadar yakın ki bana bir gece onun kollarında çırılçıplak yatarken "İki gün içinde kaçacağız, biraz daha sabırlı ol" dedi. "Ya Vanessa?"

"Onu çıkaramam Abel, Eris kafesin anahtarını boynundan hiç çıkarmıyor."

"Ama ölecek!"

"Abel, o da böyle olmasını tercih ederdi. Seni buradan çıkarmam için kaç kez yalvardı bana. Sadece seni ve bebeği kaçırabilirim. Dahası için üzgünüm ama yapamam. Hem bu planı Vanessa kendisi yaptı, böyle olması gerektiğini söyledi biliyorsun. Vanessa'yı da alırsak yanımıza eğer, Eris onun peşine düşer, seni ve bebeği götüremem dediği yere." İçimdeki bir yer kırık dökük. Büyük, ruhsuz yapıya baktım ve dua ettim o gri kapıdan son girişim olsun diye. 

Beyaz Düş (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin