Hatırlıyorum!

2K 250 36
                                    

İyi Okumalar Herkese

******

Hatırlıyorum her şeyi, hem de berrak bir suyun yansıması gibi...

"Abel, bundan sonrasında Hamza ile gideceksin, ayarladığım adamlar birkaç saate burada olacaklar. Seni Göktuğ'un kaldığı köye kadar götürecekler. Ona olanları anlat, seni babana götürmesini söyle. Babanı bulduğunda bu küçük adamın bizim oğlumuz olduğunu söyle, senin de Abella olduğunu da. Zaten seni görür görmez tanıyacaktır korkma sakın bebeğim. Bildiğin her şeyi anlat. Nerede olduğumu da söyle babana kızım."

"Olmaz! Vanessa ne olur sen de gel."

"Ben başka bir yöne doğru gideceğim Abel, Eris muhakkak benim peşime düşecek."

Evet Eris onun peşine düşerken adamları da benim peşime düşmüştü. Beni ve küçük Hamza'yı çok geçmeden buldular. Üzerimdeki elbiseleri acımasızca parçaladılar. İğrenç sesleri kulaklarımdan gitmezken tek yapabildiğim Vanessa'yı çağırmaktı. Kar kokulu bir adamın korkarak dokunduğu, sevdiği tenimde onlar derin yaralar bırakıyorlardı. Yüzüme tek bir fiske bile değmezken en sonunda birinin beni kemerle dövdüğünü hatırlıyorum.

"Eris durdur onları! Yalvarırım durdur öldürecekler! Yemin ederim eğer Abella ölürse önce seni sonra kendimi öldürürüm!" Gözlerim sımsıkı kapalıydı, hiçbirinin yüzünü görmek istemiyordum. Zihnimde yeterince kirli yüzler vardı nede olsa ama Vanessa'nın yalvarmaları ile biran kirpiklerim aralanır gibi oldu. O an karnıma şiddetli bir tekme yedim.

"Ona dokundunuz mu?" Eris bu.

"Hayır efendim, sadece dediklerinizi yaptık."

"Onu Hamza'ya öyle bir şekilde göndereceğim ki Vanessa, kaçmaya çalıştığına pişman olacaksın." Sonraki an Vanessa'nın çığlıklarına bile kapadım kendimi. Onun yüzünden bu haldeydim. Acı her yerimdeydi; karnımda, sırtımda, bacaklarımda, kollarımda. Kaç tanesi dokundu, canımı yaktı bilmiyorum. Adamlarının bana tecavüz etmesine müsaade etmediğinde ona teşekkür edecek kıvama geldim yediğim dayağa rağmen. Ama son verdiği emirle bu teşekkür isteğimi yuttum.

  Çırılçıplak bir halde, kapkaranlık bir ormanın toprağına bulanmıştım. Yinede kendimi, bedenlerindeki iğrenç sıvılarını, spermlerini saçlarıma, vücuduma bırakıncaya kadar kirli hissetmemiştim. Adamlar yaptıkları vahşilikle zevke geliyor saçlarıma, bedenime boşaltıyorlardı sipermlerini. Hatta üzerime işeyenler bile vardı. Bedenim değil belki ama ruhum adeta tecavüze uğruyordu. Hem de sadece çocukluğumdan beri kapatıldığım büyük bir kafesten kaçmak istedim diye. 

Değer miydi? 

Kesinlikle özgürlüğüm için değerdi, kesinlikle eğer bir daha Eris'i görmek zorunda kalmayacaksam ölmeye bile değerdi. Daynacaktım, ölmeyecektim inadına ve inadına bir kar kokulu adam sevecektim. Hatırlıyorum!

"Şimdi sevgili babana gitmeye layıksın Abella. Benim kirli, prangalı kelebeğim, zavallı kızım. Sana söylediklerimi iyi dinle. Vanessa ile kaçarken kaza yaptın ve annen öldü, bebek öldü. Babana bunları söylemeyi unutma sakın." Kulağıma keskin bir emir fısıldadığında nefesinin idrar kokusuna karışan mentol ile tiksindim. "Veyaaa... Imm vazgeçtim," dedi pervasızca. Alaycı tonu içimdeki nefret hissi kadar korkuyu da körüklüyordu zira eminim ki aklına daha kötü bir senaryo gelmişti. "Her şeyi unutacaksın prangalı kelebek, hiç kimseye hiçbir şey anlatmayacaksın yoksa canını daha çok yakarım. Hatta konuşmayacaksın Abella, hiç kimseyle konuşmayacaksın. Sen yine bir dilsiz olacaksın, yine ölüm gibi sessiz." Sesindeki o şefkatli tınıyı nasıl dillendiriyor hiçbir fikrim yoktu ama bir şeyi çok iyi biliyordum. O asla şefkatli bir adam olmadı.

Beyaz Düş (Tamamlandı)Where stories live. Discover now