34.Bölüm/Pusat'ın Gelişi

1.8K 202 13
                                    

Arkadaşlar düzenlemesi yapılmadan atıyorum bölümleri hatalarım affola. Herkese iyi okumalar.

Medyalar bu hikayeyi yazarken en çok dinlediğim parçalardan. Ben bayılıyorum sizde beğenirsiniz umarım. 

Medya yine Yasmin Levy (La Alegria)
33. Bölümden başlayın okumaya canolar. 33,34 ve 35. Bölümleri birlikte gönderdim huzurunuzda😘💕

********* 

Yanık'ı ikna ettim biraz daha beklemesi için. İçimden bir ses Eris'in beni beklediğini fısıldıyordu ve bu ses haklıydı ne yazık ki.

Sonunda kaybettiğim gücüm artık kendine geliyordu, Meryem ve Hamza'yı bizim bile bilmediğimiz bir yere götürdü Afran, Kızlarım da onun yanında güvendeydi ama ya özlem ve hasret? Onlarda acımasızca dolanıyordu tepemde kapkara bir bulut gibi. Üstelik ne yazık ki kızlarımı emziremiyordum ama Afran'ın dediğine göre bir süt anneleri vardı kızlarımın. Benim sütüm ise çok azdı ve her geçen gün daha da azalıyordu emziremediğim için. Ne var ki onların geleceği ve güvenliği için bu yüzleşme her şekilde gerekliydi. Dayanmalıydım, dayanmalıydık kızlarım için, iyi olacak artık her şey. Tek inancım bu olmalıydı ama içimden bir his hiçte işlerin öyle olmayacağını fısıldıyordu acımasızca.

Ve küçük kız kardeşim Meryem'i de gördüm sonunda. Fotoğraflardaki kadar güzel ve tatlı bir esmerdi, yani Acel ve benden bambaşkaydı. İkimizin aksine çocukluğunu yaşayabilmişti, hâlâ da yaşıyordu. Onunla daha çok vakit geçirmek istiyorum ama önce başımızdaki Eris belasından kurtulmalıydık. Yani her kapımız Eris'in ortadan kalmasına çıkıyordu.

Hamza kolon kanseriymiş ama şükür ki dışarı yansıttığından çok daha iyi bir durumdaymış. Fatih'in babası İsmet bunu kendi oğlundan bile saklamış çünkü kendi kanından olan adamın hırslarının çok daha önceleri farkına varmış. Hatta Acel ile evliliğine ilk ve tek karşı çıkan da yine İsmet olmuş zamanında.

Yanımda huzursuzca yatan adama biraz daha sokuldum, canım benim çok sıkıntılı bu aralar. Eris'e yakın olduğumuzu benim gibi o da hissediyor ve bu onu daha da geriyordu. Aslında şöyle ikimizi de rahatlatacak bir sevişmeye ihtiyacımız vardı ama izin yoktu henüz çünkü loğusa dönemim henüz bitmediği gibi, kanamam da devam ediyordu az da olsa. Her ne kadar ağrım olmasa da "Daha çok erken olmaz" diye reddedildiğim günden beri hak veriyordum sevgili kar kokulu adama ve uslu uslu sadece yatıyordum yanında.

Belime dolanan kalın kolla derin ve arındırıcı bir nefesi hapsettim ciğerlerime. Kar kokusu da aynı anda bayram ettirdi ruhuma. Onun yanında olmak bile yeter ki bana. "Ölüyorum sensizlikte be kadın. Ne ettin sen bana offf..."

"Uslu durmam için beni uyaran sensin ama sen uslu durmuyorsun." Daha benim sözler bitmeden yine derince bir of daha çekip kendini uzaklaştırdı benden. Arkamı dönüp güzel yüzünü süzdüm. Yerimde kımıldanıp yan döndüm ve ellerimi sert kaslarla dolu karnının üstüne yerleştirdim. Ellerimin üstüne de yüzümü yan yatırdım. "Böyle uyuyacağım kımıldama artık" dedikten sonra rahatça kapadım gözlerimi.

Ertesi sabah benim devlerimin yüzleri beş karıştı adeta. Elimdeki ekmek dilimine peynir koyup dudaklarıma götürmeden önce kısa bir süzgeçten geçirdim hepsini. Evet canları çok sıkkın duruyordu gerçekten de. Ekmeği mideye indirirken yukarıdan Yanık indi. Benim yüzümde arkadaşlarına olanların cevabını arıyordu ki omuzlarımı kaldırıp indirdim biliyorum dercesine. Anladı hemen, tepeme bir öpücük kondurup diğerlerine döndü.

"Hayırdır lan, gemi filonuz mu battı Karadeniz'de?"

"Valla filomuz neyi batmadı da senin batacak gibi."

Beyaz Düş (Tamamlandı)Where stories live. Discover now