❄ | three fate collides eventually

2.1K 298 227
                                    

medya; mono - lost snow

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

medya; mono
- lost snow

。⋆。˚☽˚。⋆ 。

zaman kavramı anlamını yitirdikçe, döngüler birbiri ardını kovalıyordu. içinde bulundukları büyük evren, özenle, ince dokunmuş olan kırmızı ipler üzerine kuruluydu ve içindeki gezegenlerin bu ipler arasından kayıp gitmesinin bile bir göz kırpış kadar anlık oluşundan yola çıkılarak, üç kaderin birbiriyle çarpışıp da bir bedende buluşmuş olması hiç de imkansız değildi ve bu nihayetinde yazı tekrardan doğurmaya yetmişti.

hissedilen bu yaz, taze bir yazdı. bir çağ, aylarca sürmüş olan kış adlı yabancı bir mevsimle mühürlenmişti ve tekrardan sıcağı hissedebiliyor olmak öylesine tatlıydı ki, bu namjoon'a defalarca, tekrar tekrar görmekten delicesine zevk aldığı bir rüyada, istediği kadar kalabilmesi için avuçlarına bırakılmış özel bir bilet gibiydi.

kar taneleri, usulca gökyüzüne yükselmeye devam ediyordu ve namjoon, çalınan arpların cezbedici tınılarının kulaklarını çınlatmaya başladığını hissetti birden. kahverengi gözleri, başkalarının da bu sesi duyup duymadığını anlamak için etrafına bakındı fakat herkes, şahit oldukları yoğun mevsim değişiminin büyüsüyle, karların kayboluşunu izlemeye kendilerini o kadar kaptırmışlardı ki, bu sağır edici, aynı zamanda da bağımlılık yapan zarif melodiyi işitemiyor gibi görünüyorlardı. bedeni, sanki damarlarına eser miktarda bir uyuşturucu enjekte edilmiş gibi sersem hissetmeye başlamıştı. göz kapakları kısık ve görüşü buğulu olmasına rağmen şövalye, fazla uzakta olmayan jimin ve jeongguk'un birbirlerine oldukça yakın duran bedenlerini hala seçebiliyordu. kuru boğazı, yutkunmasını deli gibi zorlaştırıyorken üzerindeki onca kalın kürk ve yorgunluk, onun için fazla gelmeye başlamıştı.

"namjoon?" dedi bir ses yanından. esmer olan, kafasını yavaşça yanına çevirince yoongi'nin kendisine garip bakışlar atan ufacık suratıyla karşılaşmıştı, "her şey yolunda mı?" yoongi'nin saçlarına düşmüş olan kar taneleri havalanırken, platin rengi tutamlar da beraberinde dalgalanıyordu ve namjoon, tam anlamıyla kendinde değilken ilk defa diğer şövalyenin bal rengindeki gözlerine dikkat edebilmişti. kendini ona cevap veremezken buldu fakat elleri ona tutunabilmek için ileri uzanmıştı. çok değil, yaklaşık iki dakika sonra namjoon'un gözleri kararmış ve bedeni kendini bir anda boşlukta bulmuştu. çevik omega, hemen onu tuttu ve koluna girip ayakta durması için çabaladı.

"iyi misin?" yoongi, bu cümleyi bir gün içerisinde bu kadar çok kurmuş olduğu için kendini garipseyerek konuşmuş ve kendinden geçmenin eşiğindeki adam ise kafasını hafifçe iki yana sallamıştı.

tüm bu yorgunluğunun arasında esmer olan sadece, "çok yorgunum," diyebildi ve ardından da yoongi'nin onu taşımakta zorlanan kollarına yığılıverdi.

yoongi, onun ağırlığıyla bir feryat kopardı, "namjoon!" fakat ne yaparsa yapsın esmerin dizlerinin yere vurmasını engelleyememişti. omega şövalyenin yardımına yakınındaki diğer şövalyeler koşarken sevdiği adamın ismini duyan jeongguk, huzursuzlukla ardına dönmüştü.

snowflakes are falling (you're getting farther away) | namkookminWhere stories live. Discover now