❄️ | promised flower burns

1.6K 208 118
                                    

medya; ludovico einaudi - a sense of symmetry (day 7)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

medya; ludovico einaudi -
a sense of symmetry (day 7)

。⋆。˚☽˚。⋆ 。

"taehyung, fermuarımı açar mısın-" jimin, arkasını dalgın bir şekilde döndüğünde beklediği üzere taehyung'la değil de gözlerine kısmen yabancı olan biriyle karşılaşmıştı. kaşları havaya kalktı, "pardon, sanırım yanlış odaya girdiniz-" nazikçe karşısındaki yabancıyla konuştuğunda onun tarafından sözü kesilmişti.

"doğru odada olduğuma eminim," dedi kadın, ona karşılık olarak. gözlerini odanın içinde gezdirmişti ardından. yanlış odada bulunma ihtimali yüzde sıfırdı, çünkü balo salonundan buraya kadar jimin'i bir gölge misali takip etmiş, bastığı adımları silip süpürmüştü.

gözleri, nihayetinde jimin'i bulduğunda sedefli ayakkabılarıyla ona doğru ilerlemişti, ta ki aralarında hatırı sayılır bir mesafe kalana kadar. sonuçta amacı onu korkutmak değildi. jimin ise bu yaklaşımı nedense yabancılayıp geri çekilme gibi bir refleks göstermemişti.  bunun oldukça garip olduğunu düşündüğü sırada kadının mürdüm rengi dudakları bir kere daha aralandı.

"merhaba, jimin," kadın, jimin'in gözlerinin derinliklerine bakarken konuştu, "uzun zaman oldu."

ve o anda jimin, son derece saygısız biriymiş gibi hissetmişti. daha bu kadını tanıyamıyordu bile ve kadının onu tanıdığı bariz ortadaydı, ismini dahi biliyordu. utanarak onun önünde eğildi birkaç kere, "ben çok özür dilerim, fakat sizi çıkartamadım. lütfen kusuruma bakmayın," eğildiği sırada gözleri kadının kucağındaki kundak benzeri materyalle kesişmişti. şimdi ona dikkatle baktığında onu hiç incelemediğini fark etti.

kadının, kıyafetinin bordo peleriniyle birazını örttüğü uzun, sarı saçları vardı ve bu güzel günde matem tutuyormuş gibi kömür karası bir elbise giymişti. teni soluk buğdayken gözleri jimin'inkiler gibi griydi. aslında dudakları, burnu ve geriye kalan diğer fiziksel özellikleri de omegaya kendini anımsatıyordu. sanki kadın, jimin'in yaşlı, dişi bir yansıması gibiydi ve bu içini bir anda ürpertmeye yetmişti.

"çıkaramaman çok normal," kadın, kafasını yana doğru eğdi hafifçe. şimdi bakışlarında bir çeşit özlem vardı sanki. jimin, artık kestiremiyordu, "dediğim gibi yıllar oldu, lillian."

ikinci isminin de kadının ağzından kolayca dökülmesiyle jimin, bu yabancının artık onu tamamen tanıdığına ikna olmuştu çünkü bu adını çok kişi bilmiyordu. eşlerinin bile hatırladığından emin değildi. şimdiyse karşısına biri geçmiş ve ona geçmişinden bir şarkı okuyordu.

snowflakes are falling (you're getting farther away) | namkookminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin