❄️ | you're that goddess, aphrodite

1.8K 224 141
                                    

medya; arianna worthen - black swan (harp instrumental)

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

medya; arianna worthen -
black swan (harp instrumental)

。⋆。˚☽˚。⋆ 。

ağustos'un beşinden bu yana kendini hiç göstermemiş olan korkutucu bir kara büyüydü namjoon'un içinde bir anda filizlenmeye başlayan bu his. esmer olan, bu hissi çok derinlere, binlerce kilidin koruduğu ruhunun mahzenine kapatıp sakladığını sanmıştı çünkü jeongguk artık iyileşmişti ve daha fazla bu endişeye sahip olmasını gereksiz bulmuştu. artık buradaydı ve herkese yetecek kadar güveni sağlamaya sonsuza dek yeminliydi. fakat her şey jimin'in rüzgarda titreyen zayıf bir yaprak gibi kopup yere düşmesiyle bir son bulmuştu. şimdi mahzenin kapıları patlamış, tüm kilitler paramparça etrafa savrulup namjoon'un yüreğine endişenin zehirli oklarını batırmıştı.

gözleri önüne jeongguk'un yaş balosunda kolları arasına yığılışı gelip duruyordu ve jimin'le yaşadığı dejavu, deltayı kıskıvrak yakalayıp içini daraltıyordu. kafasında birileri; kötülüğün, felaketlerin ve bunca berbat şeyin hala peşlerini bırakmadığını söylerken sakin kalması çok zordu.

namjoon, yatağın ucuna oturmuş, omegasının ufak elini sıkıca tutuyordu. jimin, yatağında göğsünün yarısına kadar çekilmiş ince bir örtüyle birlikte sessizce uzanıyordu. gözleri kapalıyken teninin rengi esmere ölümü çağrıştıracak kadar soluktu. bu bedenini kasıp kavuruyor, aklını kaçıracakmış gibi hissetmesine neden oluyordu. şifacı, jimin'i muayene etmiş sonra ise namjoon, kendinde olmadığı için jeongguk, onunla konuşmayı teklif etmiş ve ikili odadan çıkmışlardı.

gözünden ufak bir damla yaş akarken jimin'in elini havaya kaldırıp dudaklarına yasladı, esmer olan. yumuşak yüzeyi uzunca öperken daha fazla yaş, göz pınarlarından evrilmiş, yanaklarının uçurumlarını boylamıştı.

"baksana, burada olsam bile sizi koruyamıyorum. ya sana bir şey olursa, bebeğim? ya kayıp gidersen avuçlarımdan? ne yaparım ben?" namjoon'un sesi titredi. jimin'in gür kirpikleri hafif hafif titriyor, elmacık kemiklerine kusursuz bir gölge bırakıyordu, "sen benim yolculuk arkadaşımsın. karın içine gömülü, bulunması zor bir elmassın. sarışınım, biriciğimsin," namjoon, burnunu çekti. boştaki eliyle gözlerini hoyratça silmişken alt dudağı ufak bir çocuk gibi büzülmüştü.

jimin'den bir cevap gelmedi. derin bir uykuya yatmıştı sanki, omega. eşinin sesini duyamıyor, kalkıp ona sarılamıyordu.

ya jimin ölümcül bir hastalığa yakalanıyorsa- ya zaten çoktan hastaysa ve son günlerini yaşıyorsa-

deltanın içi titredi. tüm bu korkunç senaryolar, canını feci halde yakarken jimin'in elini deli gibi sıktığını çok sonra fark etmişti. avucunu hemen açtı ve ufak elin üstünün kızardığını gördü.

snowflakes are falling (you're getting farther away) | namkookminWhere stories live. Discover now