❄ | stay there a little longer

2K 299 204
                                    

medya; mdp - black swan (haunting vibe mix)

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

medya; mdp - black
swan (haunting vibe mix)

。⋆。˚☽˚。⋆ 。

jimin, kürkünün içinde gezdirdiği ufak tilkiye inanılması güç bir bağla bağlanmıştı. sanki tilki, onun yavrusuydu ve eğer onu bırakmak zorunda kalsa çok üzülecekti. jimin'in her adım atmaya çalışmasında tilki, genç omegaya daha da sokuluyor, bu içini sıcacık yapıyordu. elinde değildi, hamurunda hep sevgi vardı onun.

"daha ne kadar yürümemiz gerektiğini bilmiyorum," jimin, bir göletin yanına geldiklerinde tilkiyle konuştu, "ayaklarım öyle çok acıyor ki artık uyuşmaya başladılar." göletin dibine çöktü ve sakince oturdu bir süre. gözleri önündeki manzarayı kana kana içti. üşüse bile, buzların, görmeye değer bir güzelliğe sahip olduğunu itiraf etmeliydi.

göletin yüzeyi kalın bir tabaka halinde donmuştu. oturduğu yerden üstü beyazla kaplı dağları gayet net bir şekilde görülebiliyordu. bu jimin'e başka yerlerde de kar yağdığını anlatmıştı.

"başka bir durumda olsaydım eğer, mimi, karın tadını çıkarıyor olabilirdim. en ufak kartanesi bile öyle saf, öyle güzel ki... aklım cidden almıyor." jimin, kızarık burnuyla önündeki güzel manzaraya büyülenmiş bir şekilde bakıyordu, tilki de onu taklit edip kafasını jimin'in kürkünden dışarı uzattı. onun bu hareketi omegayı gülümsetmişti. ufak elini uzatıp onun beyaz postunu nazikçe okşadı. hayvan hemen gözlerini kapatıp, tatlı homurtular çıkarmaya başlamıştı. onun bu pür haline burukça gülümsedi. kafasında tam anlamıyla bir kar fırtınası vardı ve yağan şeyler bu sefer onun düşünceleriydi.

içinde bulunduğu durumu sindirmek oldukça zordu. doğum gününü aşalı günler geçmişti ve o, büyümüş gibi hissediyordu. haddinden fazla büyümüştü ve bu ağrılı bir süreçti.

oysa o, hep annesinin ufak oğlu olarak kalmayı dilemişti. gözlerinden minik damlalar süzüldü ve iki büklüm olup tilkiye sarıldı. burnunu ve yanaklarını mimi'nin yumuşak postuna sürtüyordu. sessizce bu acının bittiği günü hayal etti.

soğuk, yaşamı etkisine alıp hayatı tamamen dondurduğu için yiyecek bir şeyler bulabilmek mucizevi bir olaydı. jimin, yeterli beslenemediği için çok zayıflamıştı ve bu, büyük bir problemdi. eğer böyle giderse bir avuç kemiğe dönüşecek ve kar onu yutup, benliğini bu hayattan tamamen silecekti. jimin, bunu istemiyordu. ipin sonundaki alfayı görmeden gözlerini kapatmak istemiyordu. belki çocukçaydı bu isteği, belki de boş bir hayalden ibaretti fakat jimin kararlıydı.

işte göletin karşısında gözüne kestirdiği çalılığa koşar adım gidişi bu yüzdendi. hayatta kalma iç güdüsü öylesine güçlüydü ki...

bu çalılık sıradan bir bitki değildi, aksine üstünde bir sürü donmuş böğürtlen barındırıyordu. jimin, çalının önünde dizleri üstünde durunca bir an için cennette olduğunu sandı çünkü ufak meyveler uzun süredir aç olan jimin'e muhteşem görünmüş ve karnını deli gibi acıktırmıştı.

snowflakes are falling (you're getting farther away) | namkookminWhere stories live. Discover now