❄ | crushing (m)e but still want more

3.8K 238 212
                                    

medya: doja cat - streets(slowed) 1 hour loop

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

medya: doja cat - streets
(slowed) 1 hour loop

uyarı; cinsel içerik

。⋆。˚☽˚。⋆ 。

uzun gecelerinin ortasında daha fazla uyanık kalmaya dayanamayıp sızıp kalan jimin, göz kapakları üzerine konan minik kelebeksi öpücüklerle birlikte yüzünü hafifçe buruşturdu. saatin kaç olduğunu, sabah olup olmadığını, hatta hangi zaman diliminde yaşadıklarını dahi bilmiyordu. her şey bir anda kaybolmuş, kendini jimin'e unutturmuştu sanki. kirpikleri usulca aralandığında ise karanlığın içindeki sarı gözlerle karşılaştı. bu kesinlikle namjoon'du. büyük olan, yatağa doğru eğilmişti ve burnunu onunkine hafifçe sürterken yeni uyanan jimin'e öylesine bir duyguyla bakıyordu ki, çözülmesi gerçekten de çok zordu.

tüm duygulardan bir tutam alınıp hazırlanan bir aşk büyüsü gibiydi irislerinde işlenen hikayeler. jimin, ne zaman namjoon'un yeni gözlerinin derinliklerine baksa evinden çok, çok uzaklarda hissediyordu. fakat bu sorun değildi; melankolinin rengi onu çepeçevre sarıyor, ne kadar uzak bile olsa elinin tersine konmuş gibi onu bulmayı başarıyordu.

çünkü namjoon, onu gerçek anlamda da bulan kişiydi. onun izlerinin peşinden etrafa bakınmak için vahşi bir kışa kafa tutmuş çılgın bir adamdı. 

jimin, o tanıdık tatlı sıcaklığı dudaklarında hissettiğinde minik bir gülümsemenin suratına yayılmasına engel olamamıştı. yattığı sıcak yer, jeongguk'un yanıbaşıydı. onun çıplak bedenine iyice sokulmuş, kafası onun kaslı kolunu kendine yastık bellemişti. ufak elini ise alfanın şişkin göğsü altında hoş bir ritimle atan kalbi üstüne gelişigüzel koymuştu.

"günaydın, minik kar tanesi," namjoon'un sesi jimin'in kulaklarına ulaşmış, nefesi dudaklarına vurmuştu, "nasıl hissediyorsun?" kızgınlığın koyu kızıl bulutlarının biraz da olsa aralandığı bu kısa zaman diliminde esmer olan, onun halini merak etmiş, bu muhtaç halinde bile ona değer verdiğini, nasıl olduğunu önemsediğini bir kere daha göstermişti.

"çok rahat," dedi jimin, gözlerini zorlukla açarken. bıraksalar günlerce uyuyabilecekmiş gibi yorgundu bedeni ve uyku onu kollarına doğru baştan çıkarıcı bir şekilde çağırırken direnmek bu dünya üzerindeki en zor şey olabilirdi. ve ufak burnu, eşlerinin birbiriyle olabilecek en güzel şekilde harmanlanmış olan hoş kokularını her nefes alışında yanıbaşında bulabiliyorken zorluk, kat be kat artıyordu.

"yıkanmak ister misin? küvet ılık suyla dolu," namjoon, onun yanağına minik bir öpücük kondurup sordu. onun ilgisini üstüne toplayabilmek için delta sesini kullanıyordu. büyük eli jimin'in düz karnı üzerine konmuş, yumuşak tenin üzerinde hafif hafif dolaşıyor ve parmaklarına bulaşan yapışık sıvıları jimin'e anlatmaya çalışıyordu.

snowflakes are falling (you're getting farther away) | namkookminWhere stories live. Discover now