❄️ | you cause the rain

1.9K 218 167
                                    

medya; ólafur arnalds - written in stone

Ups! Tento obrázek porušuje naše pokyny k obsahu. Před publikováním ho, prosím, buď odstraň, nebo nahraď jiným.

medya; ólafur arnalds -
written in stone

。⋆。˚☽˚。⋆ 。

jimin, güneşin jeongguk'un saçlarını okşayışındaki o nahiflikle dokunuyordu daha kendini belli etmek için oldukça erken olan düz karnına ve belki de namjoon'un sesinin köşelerine saklanan o büyülü huzurla kendi uydurduğu şarkıları mırıldanıyordu bebeğine.

çok değildi, onun ortaya çıkışından bu yana sadece bir ay geçmişti fakat jimin, şimdiden minik bebeğiyle derin bir bağ kurmuştu sanki. şimdiden iki kişi gibi hissediyor, ufak tefek konuşmaları karnındakiyle paylaşırken paha biçilemez büyüklükte bir zevk alıyordu. zaman zaman alfa ve delta onun odayı dolduran tatlı kıkırtılarına şahit oluyorlar ve her seferinde de aynı şeyi düşünüyorlardı.

'jimin tam bir melek.'

jeongguk ve namjoon, çok da düşünmeye gerek duymadan onun mutluluğunun dünyalara bedel olduğuna karar vermişlerdi. jimin'in saçının kızgın kumları andıran sarısı parladığı sürece, aşkın içine baştan uca batmış olan zavallı iki adam da nefes almaya devam edecekti.

günler, tatlı bir yaz anısıyla harmanlanarak geçiyordu ve meltem en tatlı şekliyle tenlerini esip geçiyordu.

namjoon'un emirleriyle birlikte jimin'in yedikleri düzenlenmiş ve esmer olan, onun bir daha güçten düşmemesi için dengeli beslendiğinden emin olunmasını istemişti. çünkü jimin bayıldığında, ömründen ömür gitmiş ve dayanılmaz bir hüzün hissetmişti içinde. bunun tekrarlanmamasını istemesi kadar doğal bir şey olamazdı. jimin, sevdiği adama kesinlikle hak veriyordu.

jeongguk ise ona tıpkı criton'un yolunda ilerledikleri sıra söz verdiği gibi bir at hediye etmişti. kahverenginin en güzel tonunda bir deriye sahip olan atın alnında kalbi andıran beyaz bir leke vardı ve jimin bunu gördüğü anda çılgınlar gibi sevinmişti. ona göre bu, görüp görebileceği en tatlı izdi ve jimin sadece üstüne minik bir öpücük bırakmak istemiş ve bunun için jeongguk'un yardımını alarak havaya yükselmişti.

ona brownie ismini koyması alfayı gülümsetmişti çünkü bu ufak omeganın brownie yemeyi ne kadar çok sevdiğini biliyordu. ona yeni atına binmesinde yardımcı olmuş ve sarayın bahçesinde kontrollü bir tur attırmıştı. günün sonunda ise mutluluk gözyaşları jimin'in gri bulutlarından akıvermiş, beraberinde de criton'a yaz yağmurlarını getirmişti.

"yağmura sen sebep oldun," jeongguk, şiddetlenen yağmurdan kaçınmak için sığındıkları büyük ağacın altında omuz omuza otururlarken gülümseyerek konuştu, "o kadar çok ağladın ki... bak, gökyüzü de seninle ağlamak istedi."

snowflakes are falling (you're getting farther away) | namkookminKde žijí příběhy. Začni objevovat