❄ | the red thread of fate

2.5K 299 115
                                    

medya; mdp - fakelove (alternate)

Oops! Această imagine nu respectă Ghidul de Conținut. Pentru a continua publicarea, te rugăm să înlături imaginea sau să încarci o altă imagine.

medya; mdp - fake
love (alternate)

。⋆。˚☽˚。⋆ 。

namjoon, zindanda marrow'un kaldığı hücrenin kapısına geldiğinde yumruklarını sertçe demirlere vurmuş, yaşlı büyücünün uykusundan bu sesle uyanmasını sağlamıştı. adam yerinde sıçramış, gözleri hemen öfkeli şövalyeyi bulmuştu. 

"namjoon-" adam daha bir kelime bile edemeden namjoon demirlikli kapıyı bekçilere açtırmış, içeri hızla girmişti. elleri hemen adamın boynunu buldu. adam neye uğradığını şaşırmış bir şekilde namjoon'un sıkı tutuşu hala boynundayken onunla aynı yüksekliğe gelmek için oturduğu soğuk zeminden kalkmıştı.

"sen!" dedi namjoon hırlayarak. "ona büyü yaptın değil mi? tüm b
unlar bu yüzden oluyor!"

marrow, acıyla tısladı. şövalyenin tutuşu bir tık daha sıkılaşmış yaşlı büyücü nefesinin kesildiğini hissetmişti. "ben-" öksürüklere boğuldu. "yapmadım!"

namjoon, onun yüzüne karşı seslice hırladığında adam bir kere daha yerinde sıçramıştı. namjoon, onu duvara sertçe çarptı. öfke, içindeki alfanın etrafına dolanmış ve vahşeti ortaya çıkarmıştı. marrow, bir an için namjoon'un gözlerinin kırmızıyla parladığına yemin bile edebilirdi. "sen yapmadıysan neden jeongguk'un kader ipini görebiliyorum?" sesi tehlikeli çıkmıştı. şaşkınlık, marrow'un kızarmaya başlamış yüzüne hemen yayıldı. 

kim namjoon...

jeon jeongguk'un kader ipini görebiliyor muydu?

"b-bu imkansız!" dedi adam. namjoon, onun konuşması için boğazındaki ellerini bıraktığında adam öksürüklere boğulmuştu. endişe dolu gözlerini şiddetli bir şekilde öksürürken namjoon'a dikti. bu haliyle deli gibi konuşmaya çalışıyordu. "sadece ruh eşleri-" derin bir nefes aldı, "birbirlerinin kader iplerini görebilir!"

"biliyorum! lanet olsun, biliyorum!" namjoon, neredeyse acıyla çığlık atacaktı. prensinin kaderinin bir omegayla kesişmiş olması onu yeterince incitiyordu. eninde sonunda bunun olacağının farkındaydı fakat namjoon hazırlıksız yakalanmıştı, kalbi avuçlarında hala atıyordu ve onu jeongguk'a doğru uzatmak istiyordu. namjoon, onu bir başkasıyla görmeye henüz hazır değildi. "anlat bana," dedi, "her şeyi bilmek istiyorum."

marrow'un öksürükleri kesildiğinde namjoon da onun gibi sırtını duvara verip yere çökmüştü. yaşlı büyücü gencin kırık kalbini hissedebiliyordu, gözü gibi baktığı prensi için çok endişelendiği gün gibi ortadaydı.

marrow, bir süre derin bir nefes aldı ve kuru dudakları aralandı. "normalde ruh eşleri, aynı çatı altında yaşayan insanlardır, kader ipi onları birbirine bağlar. jeongguk'un acı çekmesi bu yüzden; kaderindeki omega, oldukça uzakta."

snowflakes are falling (you're getting farther away) | namkookminUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum