❄ | the winter has come

2.4K 316 105
                                    

medya; placebo - my sweet prince

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

medya; placebo -
my sweet prince

。⋆。˚☽˚。⋆ 。

astiria'ya tam anlamıyla kaos hakimdi. asırlar sonra gelen beklenmedik kış insanları deliye çevirmişti ve kimse tam anlamıyla nasıl tepki vereceğini bilmiyordu. kar çok geçmeden sarayın üstünü kaplamaya başlamış, o güzelim yaz havası tamamen kendini kışın acımasız soğuğuna bırakmıştı.

kral jeon walter olanlara anlam veremiyordu. doğum günü balosunda fenalaşan oğlu jeongguk ve yağmaya başlayan karın bir şekilde bağlantılı olduğunu savunan kraliyet büyücüsünü zindana attırmış, acil bir kurul toplantısı yapmak adına ailesini yalnız bırakmak zorunda kalmıştı.

diğer yandan kim namjoon mahvolmuştu. her şey jeongguk onun kollarındayken olmuştu ve namjoon onu bu sefer koruyamamıştı. jeongguk'un odasının dışında ifadesiz bir şekilde yanağındaki tokat iziyle bekliyordu. kraliçe meredith çok sinirliydi. prensi namjoon'un kollarından söküp alırken alevler saçmış, zaten yeterince korkup endişelenmiş olan şövalyenin yanağına sert bir tokat geçirmişti. oğlu nefes almak için çırpınırken ellerinden gelen tek şey izlemekti ve bu kendince tamamıyla kim namjoon'un suçuydu. 

namjoon, ne yapacağını bilmiyordu. gözlerine dolmak isteyen gözyaşları vardı ve annesinin yanına gelip omzunu patpatlaması bile içindeki yangını geçirmiyordu. o büyük kapıları hızla açmak ve biricik prensine ulaşıp onu göğsüne bastırmak istiyordu fakat eli ayağı bağlıydı. ilk defa ondan uzak kalmak zorunda kalıyordu ve bu onu mahvediyordu.

kraliçe meredith, burnunu çekip oğlunun hızla inip kalkan göğsüne baktı. elini bir an olsun bırakmıyor, arada dudaklarına götürüp öpücükler bırakıyordu.

"neyi var? bir şey söylemeyi düşünmüyor musun?" kardeşinin başında çatık kaşlarıyla dikilen seokjin, prense doğru eğilmiş olan şifacıyla sertçe konuştu. elleri buz gibiydi ve bu gece onu kimse neşelendiremezdi.

diğer kraliçe ve aynı zamanda seokjin'in annesi olan bianca, meredith'in diğer elini tutuyor ve ona destek vermek için yanında bulunuyordu. gözler bir anda yüzünde garip bir ifade olan şifacıya dönmüştü.

"daha önce böyle bir vaka görmedim. ateşi var fakat aynı zaman da buz gibi. nefes darlığı çekerken kalbinin üzerine yatmaya çalışıyor ve nabzı gereğinden daha hızlı-" şifacı jeongguk'un bileğinin iç tarafındaki damarı parmaklarıyla bulurken konuştu. "tıpkı tüm zıtlıklar bir araya toplanmış gibi. ona nabzını düzenlemesi için bir ilaç verirken okyanus suyuyla nefes darlığını gidermeye çalışacağım."

meredith'in ağzından bir hıçkırık kaçtı. bianca, onu teselli etmeye çalışırken şifacıya umutsuz gözlerle bakmıştı. "peki ya-" diye söze girdi. "neden kan öksürüyor?"

"işin ilginç tarafı da bu ya, en ufak fikrim yok majesteleri. fakat bana güvenirseniz-"

"bir şeyler yap!" meredith'in çığlığı tüm odada yankılandı ve bu prensin huzursuzlukla yattığı yerde kıvranmasına neden olmuştu.

snowflakes are falling (you're getting farther away) | namkookminWhere stories live. Discover now