❄ | lovers who are buried in the snow

2K 302 103
                                    

medya; colossal trailermusic - quiet moon

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

medya; colossal trailer
music - quiet moon

。⋆。˚☽˚。⋆ 。

soğuk.

buz gibi.

ve her yerde.

park jimin, yırtık postallarından ayak parmaklarına sızan kar tanelerinin mahvedici soğuğunu oldukça net bir şekilde hissedebiliyordu. üzerindeki eski kürk onu soğuktan korumuyor, dişleri durmadan takırdıyordu fakat o, bunu önemseyecek gibi değildi. aklı bambaşka yerlerdeydi.

kar taneleri yeryüzüne düşmeye başladığı andan itibaren asla durmamış, yerler o kadar çok karla kaplanmıştı ki jimin'in kaldığı kulübenin kapısı daha fazla açılamaz olmuştu ve jimin de çareyi zaten kırık olan camı geçebileceği büyüklükte biraz daha kırmakta bulmuştu.

soğuk umrunda değildi. yüreğinde kocaman belirsiz bir acı vardı ve damarlarından akan kan yanıyordu. belki de soğuğa böyle katlanıyordu.

o dayanıklı olabilirdi fakat onunla beraber kulübede kalan kedinin yavruları donup ölmüşler ve anne kedi bir daha geri dönmemek üzere jimin'i tıpkı herkes gibi terk edip gitmişti.

jimin, ufak bir beze sardığı yavruları gömerken içli içli ağlamış ve yanaklarından süzülen yaşlar buz tutmuştu. jimin, ufak elleriyle onları sanki bir zeminden kazıyormuş gibi silkelemişti.

dizine kadar yükselen karın ortasında dikilirken ağustos'un sıcağından geriye kırıntı dahi kalmayan havayı arıyordu. yaz, nereye gitmişti? onun o çok sevdiği güneş ortalarda görünmüyor, jimin'in ufak kalbini ısıtmıyordu.

yıkılmış, yaşlı bir ağacın etrafından dolandığı sırada, kızarmış ufak burnunu ve yanaklarını kürkünün yakasına gömmüştü. soğuk öylesine güçlüydü ki, esen ufak kar fırtınaları yürümesine engel oluyor, hızını yavaşlatıyordu. kulübede kalıp, yağış azalana kadar beklemesine rağmen kar tam olarak dinmemişti ve bu büyük bir sorundu.

artık orada kalamazdı. kulübe soğuğu geçiriyor, tavanından su akıtıyordu. jimin, kalacak yeni bir yer bulması gerektiğine karar verdiğinde birkaç eşyasını eski sırt çantasına tıkıp yola koyulmuştu.

nereye gittiğini bilmiyordu ve yolun sonunda sağ kalıp kalmayacağı büyük bir gizemdi. fakat o hep kendi ayakları üzerinde dururken güçlü olmuştu. şu ana kadar hep tek başınaydı ve bundan sonra da öyle olacağa benziyordu.

sorun değildi.

jimin, her seferinde hayata bir şekilde tutunmayı başarmıştı.

karın içinden yükselen uzun çam ağaçları, pofuduk bulutları delip geçiyordu. sis etrafı kaplamıştı ve uzaklardan yabancı uğultular duyuluyor, jimin'in aklını başından alıyordu.

snowflakes are falling (you're getting farther away) | namkookminWhere stories live. Discover now