❄ | kneel on the ground for the new king

2.4K 309 596
                                    

medya; emile pandolfi - once upon a december (ethereal remix)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

medya; emile pandolfi - once
upon a december (ethereal remix)

。⋆。˚☽˚。⋆ 。

taehyung, jimin'i kendi odasına getirdiğinde cılız omeganın bedeni, baştan sona deli gibi titriyordu. esmer omega, onun gözlerinin içinde durmadan büyüyen, yabancı bir yerde olmasından kaynaklanan o korkuyu ve namjoon'dan uzaklaşmasıyla hemencecik pınarlarında toplanan minik, kristal damlaları kolaylıkla görebiliyordu. zor değildi anlaması, bir bakış atması, ürkek tavırlarını ele vermişti.

"neler yaşadın sen böyle?" taehyung'un sesi mırıldanmaya dönüşüp kaybolsa da jimin, kafasını kaldırıp ona bakmamıştı.

taehyung, ona banyo yapması için izin vermiş, onun için kendi diktiği kıyafetlerden ayırmıştı yatağının üstüne. jimin ise nereye sürüklendiyse gitmiş, sesini dahi çıkarmamıştı. tüm bu zaman boyunca kendini ufak bir kukla gibi hissetse de taehyung'un kendisiyle ilgilenişinden ve etrafına yaydığı dostane aurasından onun düşmanı olmadığını anlaması uzun sürmemişti. esmer olan, ona gülümsüyor, eflatun renkli gözleri sevencen bir şekilde kısılıyordu.

jimin, daha iyisine denk gelemezdi.

"daha iyi hissediyor musun?" diğer omega, şansını tekrardan denemek adına konuştuğunda jimin, boydan aynanın yanıbaşındaki kırmızı, puf bir koltukta oturuyor ve altındaki bej rengi kadife pantalonla, çıplak göğsüyle düz karnını aynadan seyrediyordu. arasıra gözleri kendi yüzüne çıkıyor ve yansımada gördüğü güzel suratın kendine ait olduğunu kavramakta büyük zorluklar yaşıyordu.

sessizce ağlarken, saçından usul usul yüzüne akan su damlaları, gözyaşlarını gizlemişti. buna rağmen kafasını hafifçe salladı. bu sırada taehyung, elinde yumuşacık bir havluyla yanına gelmiş, uzun kemikli parmakları jimin'in upuzun saçlarını yüzünden çekip geriye yatırmıştı. parmakları, yine onun omuzlarını aşan kızgın kumlar gibi sarı olan tutamları arasına karışmış ve kendince birkaç kere taramıştı.

"şövalye min hyung'dan başka hiç sarışın biri görmemiştim," dedi taehyung. havluyu, diğerinin saçlarını kırmamak adına büyük bir gayret göstererek nemli tellere hafif hafif bastırırken, kurutmaya başlamıştı bile, "ve bu kadar güzel birini," diye tamamladı sözlerini.

jimin, onun dediklerini mütevazi bir şekilde elinin tersiyle ittirmek istese de güzelliğinin aynayı baştan sona çatlatacak kadar can yakıcı olduğunu, yeni yeni fark ediyordu ve daha, buna edebilecek bir itiraz mekanizması geliştirememişti.

taehyung'un rahatlatan parmaklarıyla jimin, gözlerini kapattı yavaşça ve bir kuş tüyü kadar hafif hissetti. ısırılmaktan hırpalanmış dolgun dudakları aralandı ardından, "bana prensi anlatabilir misin, taehyung?"

snowflakes are falling (you're getting farther away) | namkookminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin