❄ | the law of surprise

2.1K 260 163
                                    

medya; ben howard - end of the affair

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

medya; ben howard -
end of the affair

。⋆。˚☽˚。⋆ 。

park alain, ağustos ayının en sıcak gününde ufacık bir kar tanesinin yeryüzüne kusursuz bir seremoniyle süzüldüğü rüyasından karnının alt kısımlarında hissettiği bir sancıyla uyanmıştı.

hala ağustos'tu ve gaidora, geceleri bile hep sıcak olmuştu. ufak kulübelerinin kapısı sonuna kadar açıktı fakat buna rağmen en ufak bir rüzgar bile evlerine uğrayıp onları ferahlatmak istemiyordu. kadın, yattığı yerden doğrulmaya çalıştı yarım yamalak. uykudan ötürü bulanık gören gözlerini kıstı. yanıbaşlarında yanan mum çoktan sönmüş olduğu için etraf hala bilinmez bir gölgeydi onun için.

ufak elleri, yatağını birlikte paylaştıkları kocasının omzuna uzandı, hafifçe dürttü "arnor, uyanık mısın?"

derin bir uykunun içinde olan alfadan sadece ufak bir homurtu yükselmişti. alain kaşlarını çattı hafifçe. boştaki elini, karnındaki sekiz aylık şişliğin üzerine koydu usulca. hissettiği sancıyı geçirmek adına, büyüklüğüyle beyaz elbisesini geren karnını okşadı birkaç kere.

"arnor, sancım var," alain, fısıldadı tekrardan. sancısı şiddetli değildi fakat yine de rahatsız ediciydi.

park arnor, yerinde biraz hareketlenmiş sonra omzundaki ufak eli tutup uykulu bir şekilde üstüne öpücük kondurup bir şeyler mırıldanmıştı, "uykuna dön, aşkım," ardından da yine gerçek hayatla ilişkisini kesip horuldamaya devam etmişti.

alain, sinirle elini ondan çekti. arnor'un dediğini yapıp uyumayı deli gibi denemişti fakat her gözlerini kapatışında yerde uzandığını görüyor ve üstüne kar yağıyordu. kadın, huzursuzca tekrar açtı gözlerini, sancılar, süt dolu göğüslerine de sıçrayınca ona bu gece uykunun haram olduğunu nihayetinde anlamıştı.

yerden destek alarak ayaklandığında başı biraz dönmüş, ardından duvara tutunarak ufak kulübeden çıkmayı başarmıştı. temiz yaz havasını içine defalarca çekti fakat hiçbiri de huzursuzlukla çırpınan ruhunu ferahlatmaya yetmemişti. çıplak ayakları, yumuşacık bir kumaştan dikilmiş geceliğinin uzun eteği altında neredeyse kayboluyor, dalgalı saçları omuzlarından aşağı sarı bir nehir gibi dökülüyordu.

ayaklarının tabanları, nemli çimleri ezdi usulca. etrafta gezindi gözleri. yakınlarındaki birkaç kulübede de ışıklar görünmüyordu. alain, kendisi hariç herkesin uyuduğuna kanaat getirdiğinde ise bir anda yapayalnız hissetmişti. iki eli de karnında dinlenirken nereye gittiğini bilmeden yürümeye başladı.

attığı her adımda, rüyasını düşünüp durdu. gördüğü sembolik şeylerin bir anlam taşıdığına hayatı boyunca inanmış, bu yüzden de rüyalarına hep değer verip üstlerine derin derin düşünmüşlüğü olmuştu.

snowflakes are falling (you're getting farther away) | namkookminWhere stories live. Discover now