❄ | cutting the thread

2.1K 308 84
                                    

medya; so heesong - moon halo

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

medya; so hee
song - moon halo

。⋆。˚☽˚。⋆ 。

namjoon, elindeki altın işlemeli kabzasıyla parıl parıl parlayan hançere bakıyordu. bunu babası ölmeden önce biricik alfa oğluna on sekizinci yaş gününde hediye etmişti ve namjoon ona gözü gibi bakmış, kimseye zarar vermek için kullanmayacağına dair büyük bir yemin etmişti.

fakat işte buradaydı, elinde hançeriyle jeongguk'un odasının ortasında dikilirken yeminini olabilecek en berbat şekilde çiğniyordu. omuzları çökük ve gözleri şişkindi. hem marrow'un hem de yoongi'nin dedikleri kafasında defalarca tekrarlıyor ona dehşet derecede berbat baş ağrıları veriyordu. dişlerini birbirine öyle sert bastırıyordu ki beyaz inciler birkaç saniyede bir gıcırdıyordu.

hançeri sıkıca kavradı ve jeongguk'un, yataktan yere sarkmış olan parlak kırmızı rengindeki kader ipine takılmamak için özen göstererek yatağa yaklaştı.

saat daha çok erkendi ve bekçi şövalyelerden başka kimse ortalıkta değildi ve namjoon'un jeongguk'un odasına girişini kimse sorgulamamıştı. sonuçta esmer olan onun şövalyesiydi.

namjoon, yatağın kenarına oturdu ve hançeri kemerinin iç kısmına sıkıştırdı. jeongguk'un çatık kaşları, aralık kuru dudakları ve sürekli sarsılan göğsüyle uyumasını izledi. son gördüğünden bu yana öyle zayıflamıştı ki elmacık kemikleri daha belirgin bir  hale gelmişti. namjoon, elini tereddüt ederek uzattı ve jeongguk'un terli alnındaki dalgalı saçlarını geriye ittirdi. bu ufak temasla prens, hemen uyanıvermişti.

güneşin ışıklarının ulaşabildiği derinlikteki bir deniz gibi parlak mavi renkte olan gözleri bir an etrafta dolaşmış sonra da favori alfasının üzerinde durmuştu. acı dolu ifadesi esmeri görmesiyle yumuşadı ve jeongguk bir an için bedenini kemiren bu acıyı unutuverdi.

"joonie..." derin bir nefes aldı ve yüzünü namjoon'un eline yasladı.

"daha çok erken fakat günaydın, majesleteri." namjoon, ağlamaklı ifadesiyle konuşunca jeongguk'un gülümseyişi soldu.

"sen..." zorlukla konuştu, "ağladın mı?"

namjoon, kafasını iki yana salladı fakat bu hiç de inandırıcı gelmemişti.

"ben, hissediyorum ama-" sesi sonlara doğru çatallaştı. "ağlamışsın."

"önemli bir şey değil, majesteleri." namjoon, geçiştirmeyi denedi. elinin altındaki yumuşacık tenin hissettirdiğinin keyfini çıkarmaya çalıştı.

snowflakes are falling (you're getting farther away) | namkookminWhere stories live. Discover now