❄ | so(m)ething 'bout your body

4.3K 261 257
                                    

medya; the internet - hold on (slowed + reverb) 1 hour loop

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

medya; the internet - hold on
(slowed + reverb) 1 hour loop

uyarı; cinsel içerik

。⋆。˚☽˚。⋆ 。

namjoon, hayatı boyunca hep bir alfa olmuştu ya da onu buna inandıran en büyük etken, muhtemelen esmerin içindekilerden haberi dahi olmayan çevresindeki insanlardı. doğduğu andan bu yana, statüsünün alfa olduğu ona bas bas söylenmişti ve namjoon da dolayısıyla bunu kabul etmişti. hep alfalığın gerektirdiklerini yapıp bu kafa yapısıyla düşünmüş ve bedeni de nihayetinde buna göre gelişmişti. fakat her şeyin çabucak değişip namjoon'un dünyasını bir çırpıda tepetaklak etmesi tamamen beklenmedikti. 

pekala, bir anda statüsü değişen birine bakacak olursak eğer namjoon, oldukça iyi ilerliyordu ve yeni hislerine, gün geçtikçe daha da değişen bedenine ayak uydurmada oldukça başarılı olduğunu düşünüyordu. hesaba katmadığı tek şey ise ilk delta kızgınlığıydı. 

terler içinde, boğazı kurumuş bir şekilde uyandığında aklına ilk gelen şey üşütüp hasta olduğuydu. uyku sersemiydi ve bir yudum suya muhtaç bir haldeydi. bedeni hafifçe yanıyor ve ona birkaç gün sonra vuracak olan kızgınlığını haber ediyordu.

gözlerini zar zor açarken yalnız başına uzandığı yatakta doğrulmayı denedi. kafasını çevirip jeongguk ve jimin'e ait en ufak bir iz bile barındırmayan yatağın boş tarafına baktı. kaşları birden çatılmış, burnu ani bir hassaslıkla sızlamaya, namjoon'u rahatsız etmeye başlamıştı.

'beni terk mi ettiler?' kafasında korkutucu bir ses yankılandı. bu içini deli gibi huzursuz etmişti. onlara böyle bir şey yapmayacaklarını bilecek kadar çok güveniyordu, bu yüzden bu aklını yıkamaya çalışan sesi elinden geldiğince duymamazlıktan gelmeye çalıştı.

çıplak ayakları yataktan sarkıp hoş bir serinliğe sahip olan zemine değdiğinde yere uzanıp doğal bir şekilde serinlemeyi bile düşünmüştü. ona gereğinden fazla ağır gelen bedeniyle yakınında duran sürahiyi iki eliyle sıkıca kavramış ve yanında duran büyük cam bardağı ağzına kadar doldurmuştu.

soğuk suyu kana kana içerken üşütmediğine karar verdi çünkü bu hasta olduğu zamanlardakine benzemeyen türde bir ateşti; başında herhangi bir ağrı yokken boğazları da şişmemişti. bu sıcak his, bedenini yavaşça geziyor ve tek bir noktaya doğru ilerledikçe yoğunlaşıyordu. uyluklarına ve kasıklarına kramplar sokuyor, göğsünün içinde kocaman bir özlem duygusu açığa çıkarıyordu.

bir anda eşlerini görmeye, onlara sarılıp öpmeye hatta onların kokusunu içine çekmeye dair çok güçlü bir takım arzu hissetmiş ve kafasını kaldırdığı gibi odanın içindeki neredeyse duvarı kaplayacak kadar kocaman olan aynadaki yansımasıyla gözgöze gelmişti. ve işte her şey o anda yavaş yavaş yerine oturdu.

snowflakes are falling (you're getting farther away) | namkookminWhere stories live. Discover now