❄ | pedaling through the dark currents

2K 286 136
                                    

medya; björk - pagan poetry

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

medya; björk - pagan poetry

。⋆。˚☽˚。⋆ 。

jimin, tam anlamıyla bir haftadır ay tanrıçasının donmuş gözyaşları altında, durduraksız hareket halindeydi. hava şartlarına çok geçmeden adapte olmak zorunda kalan ufak bedeni, artık soğuğa karşı bir direnç kazanmıştı. işte bunun sayesinde hala ilerlemeye devam edebiliyordu.

sadece bir ev için her yere bakınıyor olsa da hiçbir yerde ne yiyecek isteyebileceği bir yerleşke ne de kalabileceği bir yer vardı. bu beyaz sonsuzluğun içinde, nereye gittiğini bilmeyip kaybolduğunu anladığında ise tek kurtuluşunun ipi, gücü yettiğince takip etmek olduğunu fark etmişti. sonucun onu bir eve, bir alfaya ulaştıracağını umdu. 

ve o, karları yırtık botları altında ezerken büyük korkulara kapılmıştı. kaygı bir yolunu bulup aklına sızmayı kurnazca başarmış, onun tüm bedenini baştan sona titretecek sorular üretmeye başlamıştı.

ya ip gerçekten de rüyasında gördüğü alfanın yüzük parmağında sonlanıyorsa?

ya alfa, ipin farkında olmadan gördüğü diğer alfayla birlikteyse?

jimin'in ufak kalbi reddediliş ve bu yakıcı soğukla kuşanmış hayattan, onu kurtaracak olan son biletin de elinden uçup gideceği düşüncesi ile titredi. tüm bu düşünceleri kafasından atamıyordu.

belki de ona ihtiyaç bile yoktu! jimin, tıpkı atıldığı klanda olduğu gibi fazlalıktan başka bir şey değildi.

tüm bu can yakıcı ihtimaller başını deli gibi döndürmeye başladığında dengesini kaybetmemek adına bir çam ağacına tutunmuş, boştaki elini de kalbinin üzerine koyup hissettiklerinin bedeninde yaptığı değişiklikleri anlamaya çalıştı. bu çok garipti. acı, kızgınlığını günlerce geciktirirken saçlarının hızlı uzamasını sağlıyordu ve bedeni sanki kendinde değil gibiydi. öyle ki artık parlak sarı saçları dudaklarına kadar uzamış, tatlı bir dalga kazanmıştı. jimin, onları ya elastik bir bitkinin ince gövdesiyle tepeden topluyor ya da rüzgarın içinde dans etmelerine izin veriyordu.

o, düşüncelere dalmışken arkasından bir ses duyuldu. jimin, elinden geldiğince hızla kafasını çevirmiş ve arkasına bakmıştı. karşılaştığı koca bir boşlukken ormanda yapayalnızdı.

"kim var orada?" jimin, birkaç gün önce bulup ucunu bir kayaya sürterek sivrilttiği sopayı belinden çıkarıp iki ufak elini de sopanın etrafına sıkıca sardı. sopayı kendini korumak adına ileri doğru uzatmıştı. 

onun savunmasına rağmen kimse çıkıp jimin'e saldırmaya çalışmadı. aksine duyduğu tiz bir ses bu sefer diğer tarafından gelmiş ve jimin, hızla o yana dönüp sopasını savurmuştu.

karşılaşmayı beklediği şey bir düşmanken kesinlikle bir çift ufacık kulak değildi. jimin'in ani hareketiyle korkan hayvan, olduğu yere pusup karın rengiyle bir olan postu sayesinde kamuflaj olmuştu fakat jimin, onun titreyen kulaklarını görebiliyordu. sarışın omega, rahatlıkla bir nefes aldı. sopasını indirip beline geri taktığında zaten korkmuş olan hayvanı daha da korkutmamak adına ona yavaş adımlar atmaya başlamıştı. onun önünde durana kadar ağır adımlar attı sonra ise yere usulca eğildi.

snowflakes are falling (you're getting farther away) | namkookminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin