❄ | those roads leading to you

1.8K 290 133
                                    

medya; colin stetson - never were the way she was

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

medya; colin stetson -
never were the way she was

。⋆。˚☽˚。⋆ 。

"bu tamamen bir saçmalıktı," prens kim seokjin, odasında dört dönüyordu. alnında derin bir çatış yer edinmiş, elleri yolunu bilmiyor gibi etrafa savruluyordu. öfkeliydi, hayal kırıklığına uğramıştı ve endişe bedenini terk etmek istemiyor gibi ona yapışmıştı, "iki hafta oldu, yoongi, iki hafta! ve hala namjoon'dan bir haber yok!" boğazına kadar iliklenmiş olan gömleğini fevri hareketlerle göğsüne kadar açtı ve derin nefesler aldı.

yoongi, kenarda hiçbir şey demeden oturuyordu ve teninin rengi atmış gibiydi. namjoon'un başına bir şey gelme ihtimali boğazına bir düğüm gibi oturmuştu ve her konuştuğunda canını bir diken gibi yakıyordu. kucağında kavuşturduğu ellerine donuk donuk baktı. 

"onu tek başına, kimsenin göremediği aptal bir ipin peşinden, bu kara kışta dışarıya yollamak delilik değil de ne?" seokjin, yüksek sesle hırladı ve yoongi yerinde sıçradı. "nasıl izin verdim- nasıl müsaade ettim buna! aklım neredeydi benim?"

seokjin, kardeşinin, gözleri önünde eriyip gitmesine tanık olmaktan öylesine öfkeliydi ki! bir buçuk ay önce irika ve rugon krallıklarından, küçük prens için şifacı talep etmek adına yollanan ulaklar bile geri dönmemişlerdi. herkesin eli kolu bağlıydı ve tedavilerin işe yaramadığı bariz bir şekilde ortadaydı. prensin tek isteği kim namjoon'du ve seokjin onu bir aptal gibi uzağa göndermişti. pekala tüm bunlar ne içindi? yaşıyor olduğu belli bile olmayan bir omegayı alıp saraya getirmesi için. bu tıpkı bir avuç kaçığın ağzından çıkacak şeyler gibiydi.

kral walter'ın canice yaklaşımlarından sonra jeongguk, yataktan kalkıp hiçbir şey olmamış gibi hayatına devam edememişti. durumun ciddiyeti ortadayken yaptıkları bu saçma yaklaşımla her şeyi bir adım daha geriye götürmüşlerdi ve prens aklını kaçırmaya çok yakındı. 

evvelsi gün öylesine sakin bir gündü ki seokjin'in bir şeyler olacağını anlaması gerekirdi. garip bir şekilde suskun olan her şey, işte bu sabah patlak vermişti. kraliçe meredith, kayıp namjoon'un ardından prensin güvenliği için yeni bir şövalye atamıştı. hizmetçilerin anlattığına göre jeongguk, ilk başta ne olduğunu anlayamamış fakat adam kendini yeni şövalyesi olarak tanıtınca kaşlarını çatıp namjoon'un nerede olduğunu sormuştu ve hizmetçilerden biri patavatsızlık yapıp onun bir daha gelmeyeceğini söyleyince kıyamet kopmuştu.

jeongguk, her alfanın içinde yatan o vahşi tarafına yenik düşmüştü. kimse böylesine zayıf bir alfanın başına bunun geleceğini kestiremediği için hazırlıksız yakalanmışlardı. her şey bir anda olmuştu, bedenindeki tüm güçler toplanmış, gözleri kırmızı renge bürünmüş ve hizmetçiyi yakaladığı gibi boğazına yapışmıştı. ne yaparlarsa yapsınlar betayı ellerinden alamamışlar ve zavallı oracıkta boğulup ölmüştü. 

snowflakes are falling (you're getting farther away) | namkookminWhere stories live. Discover now