❄ | create a euphoria for me

1.8K 251 142
                                    

medya: syml - i wanted to leave

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

medya: syml - i
wanted to leave

。⋆。˚☽˚。⋆ 。

namjoon'un kayıp gitmekte olan ufacık bir damla göz yaşını jeongguk uzanıp yakaladığında, belki de zaman, sadece bir saniyeliğine tamamen durmuştu. bu bir saniye içinde ise açılmamaya yemin etmiş o parlak kırmızı rengindeki dudaklar, hafifçe aralanıp dışarı acıyla karışık kısık sesli bir sızlanış bırakmıştı.

ve jeongguk, onu bu hale getiren, canını acımasızca yakan şeyi öylesine merak etmişti ki... onu neyin böylesine mahvettiğini, neyin kalbini avuçları arasına alıp tüm gücüyle sıktığını düşünüp durmuştu.

fakat bir cevap yoktu onun için.

onun uzun ve şekilli parmaklarıyla oynadığı o bitmek bilmeyen gecede ise huzursuzluk peşini bir an bile bırakmamış, şeytansı pençelerini onun canına takmıştı. bir şekilde her seferinde daha da derine ittiriyordu zehirli oklarını ve küçük prens, içine içine kanıyordu. geceye renk veren katran karası saçlarını silkeleseydi de parlak yıldızları namjoon'un üzerine dökülseydi ve jimin de onları teker teker yaksaydı sevgisiyle; böylece esmer olan, kendi karanlığının içine batmaz, bu kaygı okyanusundaki acımasız dalgalara kapılıp yok olmazdı.

fakat o gece gökyüzü karanlıktı jeongguk'un saçlarının ve bir yıldız dahi yoktu uzun, ipeksi tutamlarında çünkü evrenin kralı, hepsini beraberinde götürüp kapattığı gözlerinin altına gömmüş, ay'ı o söndürmüştü.

çünkü bu, bir zamanlar canı alevlerle sınanmış min yoongi için yapabileceği tek şeydi.

/

criton'a gitmek için yola çıkmaları aşağı yukarı birkaç saatlerini almıştı. hizmetliler, onların tüm eşyalarını özenle toplamış, sarayın bahçesine kadar dikkatle indirmişlerdi ve hepsini onlar için hazırlanan at arabalarına yerleştirdiler.

diğer yandan iki prens de, kendi aralarında, uzaktan bir vedayı andıran bir şeyler konuşuyorlardı. jimin, taehyung'un yanındaydı ve yeni başlayan dostluklarının devam etmesi gerektiğine dair bir şeyler söylüyorlar ve birbirlerine sarılıyorlardı. büyük prensin şövalyesi ise ortalıkta görünmüyordu.

namjoon, jeongguk ve seokjin'in yanına gitti yavaş adımlarla. astiria'dan gitmek üzerelerdi, atları hazır bir şekilde onları beklerken esmerin gözleri yoongi'yi aramıştı umutsuzca.

"majesteleri," dedi sakince seokjin'e. başıyla hafif bir selam vermişti.

"ah, böyle konuşma benimle artık namjoon, biliyorsun artık meslektaş sayılırız," uzun boylu adam, kardeşiyle olan konuşmasına yumuşak bir ara verip esmer deltaya dönmüş, dolgun dudakları bir gülümseme için şekillenip şakayla karışık konuşmuştu.

snowflakes are falling (you're getting farther away) | namkookminWhere stories live. Discover now