Davetsiz Misafir...

32.6K 862 124
                                    

7 AY ONCE

Harika bir duştan sonra saçlarımı havlu ile kurularken az öne yatağımı paylaşan kadının hala gitmemiş olmasına anlam veremiyordum. Çarşaf bedeninin yarım yamalak kapatıyordu "Neden hala gitmedin?" biraz daha kalmak istiyordu sanırım. "Hadi sarıl biraz bana" dedi beni ikinci defa aynı yatağa çekmek için "Sana sarılmak için para vermiyorum, kalk ve üstünü giyin hadi. Paran masanın üzerinde, çıkarken alırsın ,çalışmam gerek" hazırlanıp çıkması için ikinci bir zaman sunmuştum ona odamda kıyafetlerimi giyerken.

Nesi var bütün kadınların, orospusu bile seksten sonra romantizim istiyordu. İşini iyi yapmıştı hakkını vermek gerek, birazda olsa rahatlamıştım, ama ne bu böyle romantiğe bağlamak. Sevgili edinip düzenli bir ilişki bana göre olmadı hiç bir zaman. Bir kaç denemeden sonra, kadın kaprisleri ile uğraşmanın beni bunaltığını anladım. İlk önce sahiplenip kıskanmaya başlıyorlar, sonra gün içerisinde aramalar, gelip kendini göstermeler ile devam ediyor. En temizi buydu, parasını veriyorsun ve işini görüyorsun ne dert nede tasa yoktu.Kıyafetlerimi hızlıca değiştirip eve gitmeliydim. Akşam yemeği için amcam ve yengem Türkiye'den dönüyorlardı. Onlara karşı saygım sonsuzdu bu yüzden iş haricinde mümkün mertebe akşam yemeklerini evde yerdim. Babam ölünce kendi evlatları gibi büyüttüler beni, onlara minnetimi ödememin hiçbir yolu yoktu. Tek yapabileceğim şey her zaman yanlarında olmaktı. Üzerimi değiştirip garaja indim. Keyfim yerindeydi bugün. Seksten sonra hep böyle olurdum. Ne kadar insanlar bana buz torbası ismini takmış olsalar da bu kendimi dışarıya karşı korumam için tek yöntemdi. Kimseye güvenmiyordum artık, koca şirketi yönetmenin tek yolu buydu. Kuzenlerimde dahil bir sürü düşmanın vardı yerlerde süründüğümü görmek isteyen. Arabama binip çevre yoluna çıktım. Bu yolda hız yapmayı çok seviyordum, iki yanı ağaçlar ile dolu yolda hızımı arttırdıkça kendimi bir bilinmezin olduğu hiçbir şeyi düşünmediğim bir yola gider gibi hissediyordum. Beynimi boşaltmam içi çok yardımcı oluyordu bana. Evimiz şehir merkezine oldukça uzak büyük bir arazinin içindeydi. Bütün aile fertlerim bu evde doğup büyümüşler. Dedem özellikle çok büyük bir ev yaptırmak istemiş.Amcamın anlattığına göre dedem gençken tek odalı bir evde kardeşleri ile birlikte büyümüş ve fakirlikten küçük kardeşi öldüğünde yan yana uyuyorlarmış. Sabah kalktıklarında kardeşini yanında ölü bulunca, zengin olmak için her yolu denemiş. Büyük amcalar illegal yollardan kısa zamanda zengin olduğunu söyleseler de şu an yaşadığımız zenginliği ona borçluyuz. Ama artık legal yollardan para kazanmak için uğraşıyoruz. Geniş malikane kapısı beni görünce açılmıştı. Evin etrafında özel güvenlik görevlileri 24 saat nöbet tutuyorlardı. Evin en çok göze çarpan yanı mimarisi dışında ihtişamlı bahçesi idi. Bir kaç kez dergilere bile kapak olmuşluğu vardır. Kimsenin bilmediği ise o bahçenin dekorasyonunu benim yapmış olmamdı. Evin görüntüsü eski Japon mimarisi şeklindeydi, ama deprem ve yılların inşaat yenilikleri ile yeniden restorasyon yaptırılmıştı. Amcam dedemden kalan şeyleri bozmamaya dikkat etmişti yaptırırken.

"Hoş geldiniz Bay Takahashi, amcanız ve yengeniz yoldalar, varmak üzeredirler. Salona geçebilirsiniz efendim" dedi Rokuro

"Teşekkür ederim Rokuro" Emekli olmasına rağmen bizden ayrılmak istememişti. Çocukluğumda beni kovalamaktan kalp krizi geçirecek diye korkardım hep. Evde anlam veremediğim bir telaş vardı. Hizmetçiler mutfakla yemek odası arasında koşturuyorlardı. Masanın yanından geçerken masadaki fazla servis dikkatimi çekmişti.

"Misafirimiz mi var? Bu telaş neden Suki? Suki baş hizmetçimizdir. Rokuro'nun eşi, oda eşi gibi benim çok çilemi çekmiştir zamanında. Zaten diğer çalışanlarla muhatap olmam, sadece iki emektar ile konuşurum gerektiği zaman.

"Evet Bay Takahashi, hanımefendi ile Türkiye'den bir misafir geliyor. Bu gece burada kalacakmış." dedi Suki

"Neden bir otelde kalmıyor da burada kalmasına izin veriyorlar? Hangi odayı hazırladınız?"

KIRMIZI (SAMURAY)Where stories live. Discover now