Japonya...

29.6K 979 32
                                    

Bölüm 7

Gökhan'dan ayrıldıktan sonra kararım kesinleşmişti. Eve gitmeden bu işi halletmeliydim ve bulaştığım bu pislikten kurtulabilmek için de bir an önce bu şehirden ayrılmalıydım. Bayan Tahakashi bir kaç gün içerisinde gidecekti ve o gitmeden onunla görüşmeliydim mutalaka. Arayıp kendisini gitmeden ziyaret etmek istediğimi söyleyince otele gelmemi istedi. Soğuk havaya rağmen  restoranın açık bölümünde oturmuştuk manzarayı izlemek için.

"Bu otelin manzarası diğerine göre daha güzel değil mi?"

"Şehriniz çok güzel her geldiğimde hayran oluyorum. Normalde iş anlaşmalarında pek bulunmam ama seni ve İstanbul'u görmek çok keyifli. Birde şu güzel siyah çayınız harika" dedi nefesi havada buharlaşırken o sıcacık çayını içiyordu.

"Gitmeden birkaç paket alalım size, birde demlik, orada da demleye bilirsiniz." Aslında asıl konuya girmek için laf dolandırıyordum ağzımda, neden diye sorarsa ne diyecektim? Kabul olmama ihtimalide çok yüksekti. Ama şu an beni ondan başkası kurtaramazdı bu durumdan. Daha fazla kendime işkence çektirmeden konuyu açmaya karar verdim.

"Bayan Takahashi sizinle konuşmak istediğim bir konu var? Umarım bu davranışımı mazur görürsünüz. Ama bunu sizden başkasından rica edemem."

"Nedir çok merak ettim? Lütfen devam et dinliyorum" dedi. Gayet cana yakın bir tavırla elimi tuttu.

"Eğer sizin içinde uygunsa Japonya'da sizinle beraber çalışmak istiyorum. Türkiye ile zaten anlaşmalarınız var bunlarla ilgili size yardımcı olabilirim. Benim bir süre İstanbul'dan uzaklaşmam gerek ve aklıma başka bir çıkış yolu gelmiyor."

"Açıkçası bizimle çalışmanı çok isterim. Yeğenimin de  itirazı olacağını sanmıyorum." gayet sakin bir şekilde çayından bir yudum aldı ve masaya bıraktı. Şimdi çıkartacaktı ağzındaki baklayı. "Bu durumun Mert Bey ile bir alakası olabilir mi?"

"......" O an utancımdan yerin dibine girmiştim kadına karşı ve sesimi çıkartamamıştım.

"En mantıklı olanı yapıyorsun. Çok akıllı bir kızsın kendini bu şekilde harcamanı bende istemem. İşlemlere hemen başlayalım ben şimdi birkaç kişiyi arıyorum. Sorun olacağını sanmam. Bizimle beraber Japonya'ya geliyorsun" dedi. Sevinmem gerekirken çok üzülmüştüm. Ama elden bir şey gelmiyordu. Aileme bunu anlatmaksa en zor kısmıydı. Annem ortalığı ayağa kaldırmıştı duyunca. Ben seni buralarda sokağa çıkartmıyorum orada ne işin var diye ciyak ciyak bağırdı. Öğrenciyken gittiğimde bile bu kadar çıldırmamıştı. Giderken valizin içine kıyafetten çok kuru gıda doldurmuştu benim için. Mercimek, kuru fasulye aklınızın alabileceği her şey vardı. Orada abuk subuk şeyler yeme diye köyden ne getirdiyse benim için hazırlamıştı. Mert'ten kaçmak için  ailemden uzaklaşmak çok zor geliyordu bana..

2 hafta sonra....

Geleli on gün olmuştu. Çok yoğun bir iki hafta geçirmiştim burada. Özel izinlerle çalışma belgesi ve oturum almıştım. Bir kaç gün Takahashi'lerin misafiri olsam da evde bir gece bile kalmam yetmişti bana, aile içinde çok soğuklardı birbirlerine karşı ve daha fazla onlarla aynı evin içinde yaşamak istememiştim. Hemen bir oda bir salon şirin bir ev kiralamışlardı bana.Evim oldukça şirin ve küçüktü.Her şey minimanist  döşendiği için eşya yok bile diyebilirim neredeyse. En çok ta temizlik derdim olmamasına seviniyorum. En son okurken değişim öğrencisi olarak gelmiştim buraya ve çok hızlı değişmişti Tokyo.Asyalıların çalışma disiplinlerine hep hayran olmuştum o zamanlar. Karınca gibi çalışıyorlardı. Tek sıkıntı yemekler. Onu da artık evde kendim yapacaktım. Günler çok yoğun ve yorucu geçiyordu ama sızlanmadan bütün dikkatimi işe veriyordum.Bu sayede işe alışmam çok zor olmamıştı.Sağ olsunlar çok ilgili davranıyorlardı bana karşı. Özellikle erkekleri, bunu etli butlu olmama bağlıyordum. Şöyle düşünün 45 kilo ve tahta gibi kadınların yanında ben Kim Kardashian gibi kalmıştım. O yüzden bana sinir olduklarına da emindim çoğunun. Bir diğer sıkıntıda, o şirin güzel elbiselerin hepsinin el bezi kadar olmasıydı. Beden konusunda çok büyük sıkıntılar yaşıyordum kıyafet alırken bu yüzden hep elbise giymeye çalışıyordum en azından alt üst derdim olmuyordu. Bende dar dar giyiyordum kimseye aldırış etmeden. Şimdiden birkaç tane çiçek gelmeye başlamıştı. Ama burada bile gözüm yükseklerdeydi. Takahashi'lerin tek erkek varisleri, yeğenleri Hanazava Takahashi idi oldukça yakışıklı olmasına karşı çok soğuk biriydi.Tabi ki Mert'i unutamıyordum hatta ağlama nöbetlerim her geçe belli saatlerde kolik bebekler gibi geliyordu ama elimden bir şey gelmiyordu şu durumda. Her gün bebeğin cinsiyetini merak edip, Mert'le eşinin ne yaptıklarını düşünmeden edemiyordum. Ara sıra da Gökhan'la mesajlaşıyordum çok bunaldığımda. Çok yakınlarım hariç, yeni telefonumu kimseye vermemiştim. Aslında hep Mert'i sormak istiyordum laf arasında, ama dile getiremiyordum.

KIRMIZI (SAMURAY)Where stories live. Discover now