Ballı kaymak

34.5K 747 44
                                    

Eve gelene kadar içimdeki bütün acıları ağlayarak kusmuştum. Ağlamak dışarıdan çok acınası görünse de, bence rahatlamanın en iyi yoluydu. İstediğim tek şey evime giderek duşumu alıp, önümde bütün abur cubur ve sake ile arabesk müzik dinlemekti. Aslında ağzıma içki sürmem, ama bugün geberip uyuyana kadar içmek istiyordum. Orhan'dan tutunda,Cengiz Kurtoğlu'na kadar bastırılmış bir hayranlığım vardı ve beni onlardan başkası anlayamazdı şu an. Yeter ki bu gece aklımdan defolup gitsin. Ama aynı şehirde, aynı havayı solumak onu aklımdan çıkartmam için pekte yardımcı olmuyordu. Birde annemler ile görüşmem gerekiyordu bugün, bu halde kadının karşısına nasıl çıkacaksam artık. İç güdüleri öyle çalışıyor ki, ekrandan bile it gibi korkuyordum annemden. Eve girdiğimde aynalara bakamaz durumdaydım. Anlamasınlar diye üstüme çeki düzen verip birazda makyaj yaptım. Yoksa kesin anlardı. Gözlerim şişmişti çünkü ağlamaktan. Kameranın karşısına geçtim ve aradım. Görür görmez yöremize has sevme yöntemlerine başlamıştı annem.

"Anasının kuzusu"

"Anne ne olur ya, başlama gene" zaten ağlamak için bahane arıyorum onun bu özlemli kelimeleri de beni büsbütün krize sokmuştu. Onlarında özlemiştim aslında ama, en büyük neden Mert'ti. Yazık, kadın da ona ağladığımı düşünüp ağlamaya başladı babamla beraber. Kelimeler boğazımda düğümleniyordu. Pek konuşacak durumda değildim.

"Çok özledik kızım gel artık .Daha ne kadar sürecek"

"Anne, biraz daha kalmam lazım" Konuyu değiştirmem gerekiyordu yoksa yeninden hıçkırıklara boğulacaktım. "Yeni ev nasıl memnun musunuz?"

"İyi kızım, çok sağ ol. Ama gel artık yavrum ya, aklım fikrim sende." Ah anacım ah, iş için gittiğimi söyledim. Bilseler elin evli herifi yüzünden dünyanın bir ucuna gittiğimi, öldürürlerdi beni.

"Az kaldı anacım ya, biraz daha para biriktireyim. Geleceğim yanınıza, şimdi üzme beni. Babama biraz para yollayacağım bu hafta içi, çekersiniz. Ben gayet iyiyim. Az yemek yiyorum, bak git gide zayıflıyorum. İkbalim sana benzemeyecek" dedim gülerek. Oda her zaman ki bilmişliğiyle "çocuk doğurunca görürüm seni, ben senden daha zayıftım" dedi. Yapı olarak anneme en çok benzeyen bendim. Annemde bildiğiniz sumo güreşçileri gibidir. Kadın su içse yarıyor ve çevremdeki herkesin ikbalin anne gibi demelerinden bıkmıştım açıkçası, ta ki erkeklerin balık etinden hoşlandığını anlayana kadar. Şu an her yerimden çok memnundum aslında.

"Öpüyorum sizi. Yetiştirmem gereken işler var onları yapmalıyım konuşuruz yine" Cidden çok özlemiştim onları.

Bilgisayarı kapatıp sandalyeme yaslandım, eve şöyle bir baktım göz ucuyla. Cidden bok götürüyordu evi. Benden başka gören yoktu nede olsa. Neden toplayacaktım ki? Yarın yine aynı olacak, ertesi günde, sadece arada çamaşır yıkayıp, ev süpürüyordum, onun haricindeki temizlik işleri mevsimlikti benim içi. Duş almak için bluzu çıkartmaya başlamıştım ki birden kapı çaldı. Benim evin kapısı pek çalmadığı için aklıma tek ihtimal geliyordu. Gecenin bu saatinde kapımda olamazdı değil mi? Ben böyle düşünürken kameradan kapıyı kontrol ettim. Elinde bir valizle kapımın önünde duruyordu ve güzelim saçlarının kar yüzünden kır düşmüş gibi benbeyazdı. Tüm cesaretimle  konuşma butonuna bastım.

"Ne işin var buradan. Git lütfen "çok sinirliydim. 

"Bu soğukta beni kapının önünde yalvartmayacaksın herhalde? İnan çok soğuk ve dondum. O kadar yol gelmişken seninle konuşmak istiyorum. Hiç mi hukukumuz yok" Cidden donmuş görünüyordu. Ayrıca onu pek sallamadığımı düşünmesini istiyordum. Tabi nasıl olacaksa bu, bende kendimden pek emin olamıyordum bu konuda. Kapı otomatiğine bastım.

"Yukarı çık üçüncü kat" demem ile arkamı dönerek eve baktım. Allah'ım ev rezaletti. Üç kat çıkacak kadar zamanın var Bahar! Bulaşıkları makinaya kirli kirli attım, etraftaki çamaşırları da kirli sepetine tıktım. Yatağı da hafifçe düzeltip, kapıyı açtım. Ev zaten 50 m2 filandı. Nasıl bir güzel yüzün var senin, yaradana kurban olduğum...

KIRMIZI (SAMURAY)Where stories live. Discover now