Gitmesen...

47.2K 996 204
                                    

Bölüm 24

Sabah uyandığımda gözlerime vuran güneşten yüzünü göremiyordum. Eli hala belimde bana sarılmış bebek gibi uyuyordu. Üzerimden balyoz geçmiş gibi bütün kaslarım ağrıyordu resmen. Uzun zamandır bu kadar spor yapmamıştım. Ona doğru dönüp kolumun üzerinde doğrularak yüzüne izlemeye başladım Bir Asyalıya göre oldukça uzun kirpikleri vardı.Onu ürkütmemek için yavaşça parmak uçlarımla kirpiklerine dokundum ,sonra burnuna doğru kaydı parmaklarım, oradan dudaklarına. Ucundan azıcık öpsem uyanır mı ki? Küçük bir öpücük kondurdum burnuna.

"Uyuyan yılanı uyandırma. Yoksa uçağa geç kalırım"

"Gitmen şart mı? Yani dün sen yokken çok sıkıldım evde .Kavga edecek kimse olmuyor" yüzüne bakıyordum gitmemesi için dua ederek.

"Arkandan telefonumu verir misin? Komidinin üzerinde" dönüp Telefonu aldım. Sabah sabah ne yapacaksa anlamadım.

"Alo. Günaydın. Rica etsem eşim içinde bir bilet alır mısınız? Tamam, biz hazırlanıyoruz" çok sevinmiştim beni de götürecekti..

"Hani kafa dinleyecektin" pis pis sırıtıyordum..

"Düşündüm de çocuk yapmak daha önemli. Bu zamanı boşa harcamayalım. Hem İngiltere'yi de görmek istiyordun değil mi?"

"İyide hazırlanmadım. Saat kaçta uçak?"

"Hazırlanma zaten, ben şimdi şoförü ararım. Pasaportunu getirir"

"Kıyafet ne olacak? Böylemi gideyim" kalkıp banyoya doğru gitti.

"Ben çalışırken bol bol alışveriş yaparsın. Ne istersen orada var. Ayrıca çok kıyafete gerek yok. Harika planlarım var. Benim işim en fazla iki gün sürer. İstersen gezeriz" yatakta havaya sıçramıştım..

"Bu arada yanıma gelmek ister misin?"

"Sen tek yıkansan. Vücudum hala ağrıyor da?" Tatlı tatlı gülümsedi bana gamzeleri ile.

"Tamam olur. Ama unutma her şey çocuk için" O duştan çıktıktan sonra ben girip abdest aldım. Yola cenabet cenabet çıkmayalım değil mi? Geceden kalma kıyafetlerimi giyinmiştim. Hanazava bavulunu çoktan hazırlamıştı. "Acıktın değil mi? Hava alanında yeriz bir şeyler?"

"Tamam sıkıntı yok" Evden çıkarken yanından usul usul yürümeye başladım. Elimi tutmasını istedim ama hiçte tutacak gibi değildi. Biraz garip hissediyordum kendimi. O eski cazgırlığımı yapmak istemiyordum ona ,sanki cici kız olasım vardı. Bir şey demeden onu takip ettim. Şoför gelip bizi kapıdan almıştı. Sağ olsun apar topar olunca pasaportla beraber Bayan Suki bana ufakta bir çanta hazırlamıştı. Çamaşır ve birkaç parça kıyafet koymuş. Hava alanında işlemlerimizi yaptıktan sonra, bir kafede oturup bütün menüyü sipariş ettim ama en sinir olduğum şey kahvaltıyı çaysız yapmaktı. Kendime gelemiyordum ya? Utanmasam yanımda sallama çay taşıyacaktım.

"Almak istediğin bir şey varsa bakabiliriz" dedi.

"Gerek yok, dünya kadar var evde"

"Nasıl kadınsın sen? Şu an burada deli gibi alışveriş yapacak bir sürü kadın tanıyorum. Sen gerek yok diyorsun"

"Yanımda var zaten gerekli şeyler. Hem fazla müsriflik iyi değil ve almanın sonu yok. Asıl ben İngiltere'yi merak ediyorum. Aslında bakma Japonca okuduğuma, İngiliz dili edebiyatı istemiştim, ama puanım yetmedi. İyi ki de tutmamış. Biraz utanmıştım bunu söylerken. Yani eski tarz kıyafetleri, müzikleri, İngiliz tarzını hep sevmişimdir. Hatta okuduğum çoğu roman periodik drama hikayeleri. Yani Lortlar dükler filan" pür dikkat beni dinleyerek kahvesini içiyordu.

KIRMIZI (SAMURAY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin