Doktor Civanım

44.5K 1.3K 50
                                    

(Oyları bekliyorum)

Kapıyı açınca aklıma gelen ilk şey; karşımdaki şahsın Türk anne ve babandan olmadığıydı. Bu gece iki insanüstü varlık yaratıp bir de karşıma çıkardığı için Allah'a şükür etmeliydim. Böyle giderse gece alnım secdeden kalkmayacaktı. Bu yakışıklının doktor olması da çabasıydı.

''Merhaba ben Bahar, Mert içeride buyurun.'' dedim arkasından ve arkasından onu süzerek eve girişini izlemeye başladım. Çok paniklemiş olduğu her halinden belliydi.

''Durumu nasıl?''

''İyi iyi, turp gibi.'' dedim ama domuz gibi demek isterdim aslında. Çantasını koltuğa koyarak orta sehpanın üzerine oturdu.

''Nasılsın dostum, ne oldu sana böyle?'' dedi yaralarına bakarak.

''Önemli değil.''

''Turp gibi maşallah! Sadece iki kişi tarafından dövüldü ve bu hale geldi.'' dedim gülmemek için kendimi zorlayarak.

''Beni çıldırtma, onları dövebilirdim!'' diye yineledi.

''Evet, biliyorum eğer sarhoş olmasaydın...'' diyerek tekli koltuğa oturdum.

''Ha ha ha!" Doktor Gökhan içten bir kahkaha atıp "Siz ikiniz beraber miydiniz bu gece?" diye sordu, çantadan birkaç şişe ve bez çıkartarak.

''Evet. Biraz tesadüf oldu yanında olmam. Onun açısından oldukça iyi bir tesadüf." dedim kinayeyle.

''Sarho...'' diyemeden lafını kestim.

''Anladık anladık döverdin! Sus da adam işini yapsın. Mümkünse çenesini de dikin lütfen. Nasıl bir insansın? Dır dır dır... Beynnimi yedin! Yemin ediyorum kadından beter."

Gökhan bu durumdan çok keyif almışa benziyordu. Yüzüne yerleşen sırıtış giderek genişliyordu. Gökhan Bey, işine odaklanıp bir süre Mert'in yüzüyle meşgul oldu sadece. Arada Mert'ten acı dolu inlemeler geldikçe o tarafa bakamaz olmuştum. Sonunda Gökhan "Neyse ki çok bir şeyi yok, alnına bir dikiş attım sadece. Ama ne olur ne olmaz diye hastaneye gitmen lazım çünkü tomografi filan gerek. Bir de bu gün artık uyumazsan iyi edersin. Sabah da ilk iş hastaneye git. Unutma sakın, uyumak yok!'' dedi. Ve doktor civanım, eşyalarını toplamaya başladı.

''İyi bari, sorun çözüldü. Ben de ufaktan kaçayım artık." dedim ve doktor civanıma dönerek "Gökhan Bey eğer çıkacaksanız beni de bir taksi durağına bırakır mısınız?" diye sordum. Mert'e ''Sen de bana arabanın anahtarlarını ver, arabamı çıkarabileyim. Korkma anahtarını kargo ile gönderirim yarın. Evime gitmeliyim artık.'' dedim ve çantamı koluma takıp ayağa kalktım.

''Yalnız benim direkt eve dönmem gerek. Yurt dışından kız arkadaşım geldi ve onunlaydım bu akşam. Mertle kalmanız sorun olur mu? Yanında birinin kalması gerek her ihtimale karşı.'' dedi. Vay anasını! Sevgilisini yatakta bırakıp gelmiş doktor civanım. Çok kötü bir zamanda aramışım demek ama beni ilgilendiren bir husus değildi bu neyse ki. "Ne!" diye feryat ettim. "Mümkün değil burada kalmam. Yeterince kaldım zaten, gözlerim kapanıyor artık. Sabaha çok az zaman kaldı zaten. Bence bir kaç saat idare edebilir kendi kendine." dedim.

''Gerçekten, rica ediyorum. Mert o kadar da kötü değildir. Tamam, kabul ediyorum biraz sinirlidir ama özünde iyidir." dedi doktor civanım.

"GÖKHAN!" diye yeri göğü inletti inatçı domuz. Benden ricacı olmasına sinirlenmişti anlaşılan.

''Bağırma hemen. Yalnız olmaman gerek." dedi Mert'e dönerek.

''Ona ihtiyacım yok, kendim halledebilirim." diyerek ayağa kalkınca birden sendeledi.

KIRMIZI (SAMURAY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin