Çekirge istilası...

34.7K 958 209
                                    


Bölüm 20

Başımda zonklayan bir ağrı ile çalan telefonun sesi ile kendime gelmiştim. Sanırım sabah olmak üzereydi. Kim arayabilirdi sabahın bu saatinde beni? Ellerimden destek alarak yattığım yerden kalkmaya çalıştım ama elimde oluşan inanılmaz acı ile tekrar yere yığıldım. Sağ elim kanlar içerisindeydi. Dün gece yaşananları hatırlamaya çalışsam da yararı yoktu deli gibi içmiştim çünkü.Yerden kalkmak için bu sefer tek elimi kullanmıştım gözüm birden yatağa kaydı Bahar odada değildi ve telefon yatağın kenarına düşmüştü. Telefon ısrarla çalınca hemen yerden alıp açtım.

"Alo. Evet, kimsiniz? Tamam hemen geliyorum" O an herşey gözümde canlanmıştı. Tanrım ne yaptım ben? Kanayan elimi durdurmak için Bahar'ın dışarıya çıkarken boynuna sardığı ipek şalı elime sarmıştım. Benim yüzümden, benim yüzümden! Ne olur bir şey olmasın Tanrım ne olur? Garajda elime gelen ilk anahtarı alıp hızlıca araba ile Hastaneye doğru yola çıktım. İlk defa elim kolum bağlı bu kadar çaresiz bir duruma düşmüştüm. Ağlamaktan ve dua etmekten başka bir şey yapamıyordum onun için. Benden kaçtığı için bunlar başına gelmişti. Benim gibi hayvandan kaçtığı için. Hele o söylediğim hakaretler. Tutamadım lanet çenemi. Hastane eve yakın kasabalardan birindeydi. Gecen yıl hastaneye bir sürü makina bağışlamıştım ve umarım şu an onlar karımı kurtarmak için ellerinden geleni yapıyorlardır. Kapıya gelir gelmez arabayı anahtarlar üzerinde bırakıp acilden içeri girdim. Başhekim zaten beni içeride bekliyordu.Daha önce yardımlar esnasında birkaç sefer görüşmüştük. Hemen onu görmek istiyordum "Karım nerede?" acildeki yatan hastaları tek tek kontrol ediyordum.

"Sakin olun Bay Takahashi. Şu an tetkikleri yapılıyor. Henüz bilinci yerine gelmedi. Yoğun bakımda burada değil" dedi doktor ama ben bunları duymak istemiyordum.

"Karım nerede Doktor Bey, onu görmek istiyorum?"

"Eliniz kanıyor, hemşire hanım hemen buraya bakın"elimdeki kesiği inceliyordu.

"Tanrım Doktor Bey bırakın elimi karım nasıl? Nerede? Yoğun bakım yukarıda mı?" Onu görmeliydim. Yoğun bakımı bulmak için hastanedeki tabelaları okuyarak koridorları dolandım. Doktorda benim ile beraber arkamdan beni takip ediyordu.

"Bay Takahashi oraya giremezsiniz. Durun lütfen, nereye gidiyorsunuz. Bunun bir yararı yok, lütfen sakin olun. Bakın şu an karınızı size gösteremem. Yoğun bakımda. Biraz sakin olun. Sizde yaralısınız. Eğer sakin olursanız. Uzaktan gösterebiliriz"

"Bana sakin olun demeyin!" Kendimde değilcesine bağırıyordum hastanenin içinde. "Doktor bey onu görmeliyim yalvarırım, gözlerimle görmeliyim lütfen"

"Tamam, ama uzaktan ,içeriye alamam sizi. Daha sonra elinize bakmamıza izin vereceksiniz ama?"

"Tamam. Lütfen gidelim." Doktor önde, ben arkada ne ile karşılaşacağımı bilmeden gidiyordum.

"Yalnız görmeden önce, nasıl desem? Vücudu çok hasar görmüş. Bir kolu kırık ve kaburgalarında çatlama var" o bu kelimeleri söyledikçe benim dizlerimin bağı çözülüyordu.

"Hayati tehlikesi var mı peki?"

"Onun için kesin bir şey söyleyemiyorum. Bazı sonuçları bekliyoruz ona göre kesin bir şey söyleyebilirim. Şu an yoğun bakımda olması daha iyi. Bay Takahashi korkunuzu anlıyorum ama elimizden geleni yapıyoruz .Hastaneyi seferber ettim bu saatte. Hastanemiz için yaptıklarınızı unutamam. Eşiniz için elimizden geleni yapacağız. Şimdi hazır mısınız?" dedi gözlerime bakarak.Kafamı evet der gibi sallayınca önünde durduğumuz kapıyı açıp, loş bir ışık yaktı. Yatan bir kaç hasta vardı ama Bahar'ı göremedim. Cama iyice yaklaştım.

KIRMIZI (SAMURAY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin