6. Bölüm - Bitmeyen Kâbus

6.6K 433 245
                                    

Gözlerimden yanaklarıma akan sıcak damlaları hissedebiliyordum, fakat bunların yüzüme annemin gözlerinden mi düştüğünü yoksa ağlayanın ben mi olduğumu bilememe fırsat olmadan elleri ellerimden ayrıldı annemin

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Gözlerimden yanaklarıma akan sıcak damlaları hissedebiliyordum, fakat bunların yüzüme annemin gözlerinden mi düştüğünü yoksa ağlayanın ben mi olduğumu bilememe fırsat olmadan elleri ellerimden ayrıldı annemin. Gözlerini son kez gördüm ve bana uzanan ellerini son kez tuttum, avuç içlerinin sıcaklığını kendi parmaklarımın arasına hapsetmeyi istiyordum, ellerinden uzaklaşmamayı ve sonsuza kadar öpebilmeyi- insan yapayalnız kaldığı anlarda annesine daha sıkı sarılmak istiyor, oysa onun yanındayken hiç ellerini öpememiştim doyasıya. 

Dudaklarımdan "Anne." diye bir fısıltı döküldü, gözyaşlarımın artık anneme değil bana ait olduğunu biliyordum "Anne, gitme."

Saçlarımın arasında hissettiğim soğuk parmaklar gözlerimi aralamama neden oldu, buğulu bakışlarımın ardında onun mavi gözlerini gördüm. Bakışlarında, endişe vardı ve dudakları cansız kelimelerle aralandığında yutkunarak ona bakmaya devam ettim. Saçlarımın arasından çektiği parmakları bu kez gözyaşımla ıslanmış yüzümü buldu ve sakin bir hareketle parmaklarını hareket ettirdi "Kâbus mu görüyordun?"

"Evet." dedim yorgun sesimle, bu kadar zayıf kalmaya alışkın değildim, her daim ayakta kalan ve kalamasa bile insanlara zayıf tarafını göstermekten korkan bir insan olmuştum. Yatağımda hafifçe doğrularak gözlerine baktım, ateş sönmüş olmalıydı ki kısa bir an için titredim ve bu soğukluğu benim bedenimde gören Göktuğ kalkmak için hareketlendi. Neden yaptığımı bilmiyordum fakat elini tutarak oturmasını istedim bakışlarımla, o da benim gibi yutkundu ve derin bir nefes alarak kalkmaktan vazgeçtiğini belli edercesine gülümsedi.

"Annem "Eğer bir kabus gördüysen suya anlat" der." dedi.

"Beni bu kabustan-" dedim gri duvarlara bakarken "Okyanuslar bile kurtaramaz."

"Seni rahatsız eden şeyin ne olduğunu bilmiyorum, ama madem bu kadar Akşemseddin Hoca ile görüşmek istiyorsun sana yardım ederim."

"Kendini tehlikeye mi atacaksın yani? Hiç tanımadığın biri için?"

"Seni tanımadığım konusunda haklısın, ama bana güvenip yanımda uyuduğuna göre ikimiz de birbirimize güvenebiliriz."

Derin bir nefes alarak başımı yastığa daha da gömdüm "Ne kadar zamandır uyuyorum?" 

"1 saat bile olmamıştır herhalde- çıkmak üzere ayağa kalktığımda uykunda konuştuğunu fark ettim."

"Ve ağlamışım..." parmaklarımın ucunu gözlerimin önüne getirdim ve derin bir nefes alarak "Ne aptalım." diye fısıldadım "Ağlamaktan nefret ediyorum."

"Uğrunda utanacağın bir şey değil bu." diyerek cebinden çıkardığı mendili avuçlarımın içine bıraktı "Başına ne geldi bilmiyorum, ama korkunç görünüyorsun."

"Korkunç mu görünüyorum?" elimi boynuma götürerek baktım yüzüne "Mükemmel motive ediyorsun sen de adamı."

"İstanbullu musun?" 

İki Yangın ArasındaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin