7. Bölüm - İstanbul'un Karanlık Sokakları

6.3K 482 301
                                    

Sözü burada bölünmüş değildi, ama kapı aralandığında tüm kelimeler benim için yok oldu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sözü burada bölünmüş değildi, ama kapı aralandığında tüm kelimeler benim için yok oldu. Mehmet'in ve onun birkaç adım ötesinde duran Göktuğ'un gözleri görüş alanıma girdiğinde, Hatice Hatun hızla önüme geçti ve Hekim de ayağa kalkarak bu ikilinin önünde eğildiler. Yorganı göğsüme değil, yüzüme çekmem gerekiyordu- ama ikisini de yapmadım.

Başımı altındaki yastığa daha da bastırırken Hatice hatun birkaç saniyenin ardından önüme geçti ve yorganı omuzlarıma kadar çekti, bakışları beni bulmamıştı ama orada titreyen ışığı yakalamam zor olmamıştı. Mehmet'in sesi kulaklarımda yankılanırken yerin dibine girmek istiyordum, ama bunu yapmama gerek de yoktu çünkü geleceği görmek gibi fantastik bir özelliğe henüz erişebilmiş değildim.

"İşinizi bitirdikten sonra beni görmeye gelin Hekim Efendi." 

Kapı açıldığı kadar hızla kapandı ve Hekim dudaklarının arasında birkaç şey mırıldandıktan sonra derin bir nefes alarak başını kaldırdı. Gözleri, benim bakışlarımdaki umursamazlığı gördüğünde kısılarak tehditkar bir bakış aldı "Hünkarımızın karşısında ayağa kalkmamak da nedir Hatun?"

"Kusura bakmayın." dedim onu daha da sinirlendirecek bir ses tonuyla "Yorganı bedenime sarıp ayağa kalkamadığım için!"

Hatice Hatunun dudaklarında sinsi bir gülüş belirdi ama Hekime bakmaktan çekindiği için bana bakarak gülmüştü. Hekimi daha da sinirlendirmemem için ayağa kalktı ve geriye çekilerek Hekimin hazırladığı merhemi bedenime sürmesi için müsaade etti. Bundan sonra bu Hekim bozuntusu ile değil de, Hatice Hatun ile vakit geçirecek olmak güzeldi- ama sonra birdenbire zihnime başka bir konu saplandı, Göktuğ ve Mehmet beni tamamen görmüş değillerdi, değil mi? 

&

"Rezil oldum." diye fısıldadım Hatice Hatunun yüzüne bakarken, esmer teni ve her daim tebessümle parıldayan gözleri bana kendimi iyi hissettiren tek şeydi şu an "Sultan Mehmet beni görmedi değil mi? Göktuğ Bey?"

Hatice Hatun üzerinde yattığım yatağın üzerinde oturuyordu ve bana gülümseyerek baktı "Hayır, pek bir şey gördüklerini sanmıyorum ne de olsa Hekim Bey hemen sizin önünüze koştu."

"Neden "Destur" demediler odaya girmeden önce?"

"Nasıl yani?" 

"Padişahlar bir yere girmeden önce, orada bulunan insanların saygıyla ayağa kalkmaları için 'Destur' denir ya.."

"Ha." dudaklarını ıslattı dilinin ucuyla ve soruma cevap vermeden önce gözlerini benden kaçırdı "Buraya geldiğimizde siz yoktunuz ve Hekim Efendi de bir Yeniçeri ile Sultanımıza haber gönderdi. Muhtemelen burada olduğunuzdan haberleri yoktu, o yüzden de-"

Üzerimdeki beyaz gömleğe tiksinen bir bakış attım "Nefret ediyorum." 

"Neyden?"

"Hiçbir şey yapamamaktan."

İki Yangın ArasındaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin