16. Bölüm - Yolculuk

4.3K 291 127
                                    

Gözyaşlarım Mehmet'in parmaklarının altına süzülürken yutkundum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Gözyaşlarım Mehmet'in parmaklarının altına süzülürken yutkundum. Sözlerinde ciddi olduğunu biliyordum, bunu yapacak bir insandı. Ve bunu yapabilecek oluşunun tek sebebi, elinde barındırdığı güç ve nüfuz değil, karakterinin bir parçasının tamamen bundan ibaret oluşuydu. Onun, 21 yaşında İstanbul'u fethetmesinin sebebiydi bu kararlılığı ve hırsı.

Titrek sesimle "Kimsenin bir suçu yok." diye fısıldadım "Yalnızca ardımda bıraktıklarımın acısını kalbimden bir türlü uzaklaştıramıyorum."

"Ardında bıraktıklarından bahset bana Özge." dedi kolunu omzuma sararken.

Başımı onun göğsünün üzerine bıraktım ve kalbinin vuruşları kulaklarımın altında çınlarken gözlerimi yumdum. Bunu gerçekten yapıp yapmamam gerektiğini bilmiyordum, ona zaten tüm gerçekliği olanca çıplaklığı ile anlatmıştım, ailemden bahsedecek olmamın değiştireceği ne olabilirdi?

Yumuşak hareketlerle parmakları omzumdan aşağı indi ve belimi sıktı, içimde barınan endişeyi rahatlatmaya ve sıkıntımı onunla paylaşmam için beni sakinleştirmeye çalıştığını anlamıştım.

Kısık bir tonla hikayemi anlatmaya başladım. Benim için bunu yapmanın ne denli zor olduğunu, ancak benim durumumda yaşayan biri anlayabilirdi, fakat yine de onun yanında,
kollarında olmanın bana iyi geldiğini hissettim. Tam anlamıyla içimde savaştıklarıma karşı bir zaferim olmayacak olsa da, karşısında duracak kadar dikleşti omuzlarım.

"Annem." dedim derin bir nefes aldıktan sonra, onun kahverenginin en koyu tonuna sahip olan gözleri bir an için bakışlarımın ardında canlandı "Annem, hayatımda tanıdığım belki de en iyi niyetli insandır. Kalbinden tek bir an için bile kötü bir düşüncenin geçmediğini biliyorum, insanın kalbinden geçenleri bilemeyeceğimizi düşünüyor olmalısın muhtemelen, bundan böylesine emin olmamın tek nedeni, onun gözlerindeki yaratıcısına duyduğu aşk ve insanlarla konuşurken bile sükunet, sevgi dolu parıltılara sahip olan bakışlarıydı. Dudaklarından hiç kimse için kötü bir kelime dökülmedi ve zorlukla bir yerlere getirdiği çocuklarından hiçbir zaman ellerini çekmedi. Bir meleğin kanatları gibiydi onun varlığı omuzlarımızda, bizi göklere çıkarıyor ve hiçbir zaman düşmeyeceğimiz, düştüğümüzü hissettiğimiz anlarda bile orada olduğunu hissettiriyordu. Anneme karşı büyük bir sevgi ve saygı duydum yaşamım boyunca, en büyük korkum da onu istemeden de olsa bir gün kıracak olmak, yalnız bırakmak zorunda kalmak gerçeğiydi. Eğer zamanımın daraldığını bilseydim, ona sıkı sıkı sarılır ve yokluğumda kendisini çok fazla üzmemesini, bir gün buluşacağımızı fısıldardım dizlerinde yattığım zamanlarda. 2 ablam vardı, onların varlığı anneminkisi kadar huzur vermese de, yalnızca yüzlerine bakıyor olmak bile koca iki çınarın varlığını düşündürürdü bana. Çünkü biliyordum ki, bir gün kanatlarımı kaybetsem bile benim ellerimden tutacak, yürütecek olan kişi onlardı. Birbirimize destek olmaktan hiçbir zaman kaçınmadık, annemin zorlukla büyüttüğü bu 3 kız çocuğu yollarına taş koyan herkesin karşısına dikilerek büyük bir zafer kazandı belki de, fakat bu zaferin tek komutanı da annemdi, çünkü o olmasaydı nerede olacağımızı kim bilirdi. Ve onu düşündüğüm şu anlarda, kalbim ağrıyor. Eğer onun sevgisi kalbimde böylesine derin bir yere sahip olmasaydı, belki de acımı unutur ve değiştiremeyeciğimi bildiğim kaderime kolaylıkla razı gelebilirdim. Şu anda ise tek tesellim, diğer kardeşlerimin annemin yanında oluşu."

İki Yangın ArasındaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin