30. Bölüm - Sessizliğin İçindeki Huzur

2K 155 89
                                    

"Özge-" gözlerimiz kesiştiğinde başımı onaylarcasına salladım.

"Anlamsız değildi o kelimeler, büyüydü. Bana ne oldu bilmiyorum ama o mektuba dokunduğumda karanlığın içine çekildim Mehmet, onun gözlerinin içine baktım. Ellerinden kan damlıyordu, güneş yalnızca onun bedenini aydınlatıyordu. Yüzünün bir yanı sanki yanmıştı da paramparça olmuştu. Bana senden bahsetti. Drakula'dan bahsetti."

"Drakula da ne demek?"

Yutkundum ve bakışlarımı ondan kaçırdım "Mehmet, Drakula- Dünyanın gördüğü en zalim insanlardan biri. Yalnız 100 binden fazla Türk'ün ölmesine neden oldu, onları... kazığa sapladı. Yalnızca bu da değil, kendi halkına bile zulmetti o şeytan. Savaşmaktan korkan, yalnızca yakıp yıkan- kaçtığı yerin bile suyunu zehirleyen, ormanını yakan bir şeytan o. Düşmanını öldüremiyorsa, ölmesini sağlar, bundan emin olur. Onu Drakula yapan da bu zalimliği."

"Sevgilim..." çenemi tuttu ve kendisine bakmaya zorladı beni "Hangi çağda yaşadı bu bahsettiğin Drakula?"

"Senin çağında Fatih, seninle aynı sofrada oturup yemek yedi o."

Mehmet'in bakışlarının üzerine sanki bir gölge düştü, her zamanki karanlığından daha bir başkaydı bu karanlık. 

Mehmet dudaklarını ıslattı dilinin ucuyla ve birkaç saniye bana bakmaktan kaçındı sanki, iliklerimde hissettiğim ilk şeydi bu. Bir şey düşünüyordu, yakıcı bir şey. Benden ısrarla kaçırdığı gözlerinden anlayabiliyordum bunu. Çekingen bir tavırla koluna dokundum ve bana bakmasını sağladım, sıcak parmaklarım onun soğuk ellerine doğru yol buldu ve bir adım yaklaştım ona. 

"Mehmet, bunu böyle kolayca söylediğim için özür dilerim fakat biliyorsun- bunu söylememin nedeni..."

"Benim sormuş olmamdı." dedi kısaca.

Başımı iki yana salladım "Sen sormamış olsaydın yahut bu mektup gelmemiş olsaydı, onu az önce sanki kanlı canlı karşımda görmemiş olsaydım da söyleyecektim, söylemek zorundaydım. Buraya aynı hataların tekrarlanması için gelmedim ben, ben senin yolunu aydınlatmak için buradayım sevgilim, binlerce insanın onun zulmü altında ölmesine yeniden göz yumamam."

Parmaklarının ucuyla çenemi okşadı ve başını hafifçe salladı "Nasıl bunların yaşanmasına müsaade etmiş olabilirim? Anlam veremiyorum Özge."

"Bu senin müsaade ettiğin bir şey değildi, bir korkak olarak yıllar boyu senden kaçtı ve kaçtığı her bir köşede ise zulmüne devam etti Mehmet, böyle bir şeye müsaade edecek biri misin sen? Değilsin. Yalnızca müslümanlar için değil, hiçbir insan için böyle bir şeyin yaşanmasına müsaade etmezsin canım. Ben seni tanıyorum, seni çok iyi tanıyorum; sen onu durdurmak istemiştin fakat durdurmayı başardığında bile bazı şeyler için geç kalınmıştı."

"Düşünmem gerekiyor." dedi ve yanağımı sıktı hafifçe, beni rahatlatmak istercesine gülümsedi fakat dipsiz bir kuyunun içine düşmüş olduğunu onun karanlık gözlerinden anlayabiliyordum, onu böylesine iyi tanımış olmak beni hem heyecanlandırırken hem de üzmüştü, onun derdine bir çare bulmalıydım- karanlık bir kuyunun içinde yapayalnız bırakamazdım. 

"Birlikte düşünelim." dedim, kelimeler birdenbire dökülmüştü dudaklarımdan "Benim de yanında olmama izin vermelisin Mehmet."

Bir anda sıkıca sarıldı bedenime ve parmakları belimi sarmaladı, derin bir nefes aldı boynuma yakınken "Sen yanımda olursan eğer, düşüneceğim tek şey sen olursun Özge; o şeytan aklıma bile gelmez."

Tebessüm ettim "Şimdi de yanındayım."

"Evet lakin daha detaylıca düşünmemi engelliyor kokunun büyüsü." 

İki Yangın ArasındaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin