41. Bölüm - İzdivac-ı Taleb

1.6K 113 123
                                    

Ani bir karar ile Bayezid'in Payitahta getirilmesi emredilmiş, Gülbahar Hatun'un ise kesinlikle adım atmaması eklenmişti bu emrin yanına

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ani bir karar ile Bayezid'in Payitahta getirilmesi emredilmiş, Gülbahar Hatun'un ise kesinlikle adım atmaması eklenmişti bu emrin yanına. Şehzade tek başına gelecekti İstanbul'a ve benimle birlikte herkes diken üstündeydi. Bu emrin sebebinin ben olduğum tahmin ediliyordu zira Mehmet benim yanımdan ayrılmaya gerek bile duymadan vermişti bu emri. Şehzadenin beni yanlış anlayacağını, babasına karşı onu kışkırttığımı düşüneceği fikri ile git gide daha da gerilmeye başlamıştım.

Fakat dudaklarımı aralamaya derman bulduğumda devamı da geldi "Sinirle hareket ediyorsunuz hünkarım, hem-" Dudaklarımı ıslattım "Hem onu validesinden ayırmak da ne demek? O henüz bir çocuk-"

"Çocuk mu? Eğer şehzadeysen, hiçbir yaşta sana müsamaha gösterilmez. İstersen 4 yaşında ol. Her an tahta çıkabilir, cihana hükmedebilirsin."

"E-evet... fakat yine de onu validesinden ayırmayın, yol boyu kendini yalnız ve çaresiz hissedecektir." Beyazid'in ne denli hassas bir ruha sahip olduğunu az çok biliyordum, bunu kardeşini öldüremeyişinden bile anlayabilirdi her bir insan. Mehmet'le birbirlerine hiç mi hiç benzemiyorlardı.

"Ne yapmamı öneriyorsun? Validesini buraya getirmek dışında..."

"Tek başına yapmamalı bu yolculuğu, üstelik oldukça tehlikeli bir yolculuğa da dönüşebilir. Fakat neden validesinin buraya gelmemesi konusunda böylesine kararlısınız?"

"Bayezid benim şehzadem olmaktan ziyade, annesinin oğluna daha çok benzer. Onu ne kadar sınarsam sınayayım yufka yüreğinden, merhametinden ayrılamaz. Kendisinden af dileyen bir düşmanı bile affedebilir o."

Bunun kötü bir şey olmadığını söylemek üzere dudaklarımı aralayacaktım fakat sonra bunun bir şehzadeye ait en kötü özelliklerden biri olduğunun farkına vardım. Affetmek ve bağışlamak erdemlerin en büyüğüydü, fakat bir şehzade için değil. Bir padişah için asla!

"Validesi bu karara karşı çıkacaktır." Çıkmayacaktı, onu az da olsa tanıyordum, Mehmet'in karşısına kendi canı uğruna bile dikilemezdi. Fakat onların birbirlerinden ayrılmalarını hiç mi hiç istemiyordum, Gülbahar yahut diğerlerinin düşmanlığı değildi beni korkutan -birilerinin düşmanlığından korkacağım zamanlar çoktan geride kalmıştı- yalnızca anne ve oğlun birbirlerinden ayrılmalarını istemiyordum.

"Sanıyor musun ki Bayezid yahut validesinin fikirlerinin benim nazarımda bir değeri vardır?"

Fatih... karşımda duran Fatih'ti ve ben Mehmet'le konuşmaya çabalıyordum "O halde bana izin verin." dedim birdenbire "Feride Hatun'un da artık buraya gelmesi gerek, ben zaten onu buraya getirmek için sizden müsaade isteyecektim. Şehzademiz İstanbul'a yalnız gelmemiş olur, ben de yanlarında olurum ve Feride Hatun'u da yanımızda getiririz payitahta. Doğum vakti de yaklaştı, Zülfikar Bey hanımından daha fazla ayrı kalmasın, ben de kız kardeşimi özledim."

"Bayezid'e olan düşkünlüğüne anlam veremiyorum."

Kurumuş dudaklarımı ıslattım farkında olmadan "Şehzade Mustafa'yı da çok seviyorum."

İki Yangın ArasındaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin