22. Bölüm - Ölümlü Bir Şehzade

3.5K 249 123
                                    

Pencereden sızmakta olan güneş ışıkları yüzümü sarmalarken parmaklarımı birbirine kenetledim sıkıca

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Pencereden sızmakta olan güneş ışıkları yüzümü sarmalarken parmaklarımı birbirine kenetledim sıkıca. İçinde Feride ve Hekim kadının olduğu odanın kapısının dışında bekliyordum. Feride'nin mutluluğunun parıltıları bana da bulaşmıştı hızla, kendim hamile olsaydım ancak bu kadar mutlu ve memnun olabilirdim belki de. Ve şimdi Zülfikar Bey'e bu haberi vermem beklenirken olduğum yerde çivilenmiştim. Kapının diğer ucundan heyecanla yükselen ayak seslerini duyabiliyordum, dudaklarımda masum bir tebessüm vardı ama yine de hareket edemedim. Düşüncelerim istemsizce kendi bedenime yoğunlaştı ve bir gün benim de aynı mutluluğu yaşayıp yaşayamayacağım hakkında meraklanırken buldum kendimi. Başımı hızla iki yana sallarken koridorun diğer ucundan bir erkek sesi ulaştı kulaklarıma. Beni arıyordu ve onun sesiyle birlikte düşüncelerimin iğneleri canımı yakmaktan uzaklaşarak yok oldu.

"Özge Hatun." dedi hızla bana doğru yürürken mavi kıyafetlerinin içindeki ağa, gözlerinde endişenin kalıntıları vardı ve ben de ona doğru yürüdüm "Yardım edin."

"Ne oldu ağa?" dedim yutkunurken, buradaki misafirden yardım istenecek ne yaşanmış olabilirdi diye düşündüm farkında olmadan.

"Zülfikar Bey!" dedi hızla "Harem kapısının önünde dikilmiş bir o yana yürüyor bir diğer yanına, eğer hünkarımız yahut Gülbahar Hatun kendisinin orada öylece durduğunu görürse vallahi neler olur bilmem!"

Heyecandan titreyen koluna dokundum parmaklarımın ucuyla "Sakin ol ağa, hiçbir şey olmaz. Zülfikar Bey hanımı için orada bekliyor olmalı, üstelik gözünün hiçbir şeyi görmediğinden de eminim."

"Biz de biliyoruz canım lakin harem kuralları! Haremin içine Sultanımızın bile girmesi yasaktır."

"Dün-"

"İstisna!" diyerek beni susturdu sert sesiyle "Bizi dinlemiyor belki sizi dinler, hadi hızlı olun yalvarırım."

Onunla daha fazla konuşmanın yararsız olduğunu fark ederek harem kapısına doğru yürümeye koyuldum hızlı adımlarla, Mehmet'in Zülfikar Bey'in orada olduğunu gördüğünde herhangi bir tepki vereceğini düşünmüyordum, üstelik bu tepkiyi Gülbahar Hatun da vermezdi çünkü Feride Hatun'u sevdiği ve saydığı belli oluyordu, yine de Gülbahar Hatun'un bir yerde Fatih Sultan Mehmet'ten korkan bir yanının varlığından emindim. Nedenini tam olarak anlayamasam da bana karşı olan nezaketi ve saygısının sebebini biraz da Mehmet'e borçluydum, bu korku öyle bir haldeydi ki, oğlunu baskı altında büyütüyordu farkında olmadan. Bir padişah olarak yetiştirmesi tabii olan bir durumdu lakin tam olarak anlam veremediğim şeyler dönüyordu bu sarayın içinde. Peki ağa neden Gülbahar Hatun'un bunu sorun edeceğini söylemişti? Gözlerimi kıstım ve derin bir nefes alarak kapıların iki yana hızla açılmasını bekledim, ağanın sesi koridorda gür bir şekilde yankılandığında kapılar benim için aralandı ve neredeyse burun buruna geldik Zülfikar Bey ile.

Zülfikar Bey ile burun buruna gelmiş olmamıza karşın gözleri ilk önce benim varlığımı seçememiş olmalıydı ki boş bakışlarıyla baktı gözlerime. Ardından birkaç adım geriye çekilerek başını eğdi ve "Özge Hatun." dedi hızla "Feride-"

İki Yangın ArasındaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin