33. Bölüm - Yeni Düşmanlar ve Köşke Dönüş

1.8K 122 64
                                    

Karanlık bir örtü gibi inmişti üzerimize, yanımda yürüyen narin bedeniyle Hatice sanki uygun bir anı kolluyordu benimle konuşmak için. Buraya geldiğimden beri ilk kez görüyordum onu, benden uzaklaştığını düşünmüş olmama rağmen sanki hareketleri tam tersini ispat etmeye çabalıyordu. Beklemediğim bir anda bileğime sarılan eliyle beni olduğum yere çiviledi ve üzerimize eğilen yapraklarıyla ağacı kendimize sırdaş ettik.

"Konuşmamız gereken şeyler olduğunu düşünmüyor musun?"

İstemsizce yutkundum ve gözlerinin içine derin bir bakışla baktım "Konuşmamız gerekiyor muhakkak fakat ne hakkında?"

"Edirne. Bana verdiğin söz ve burada yaşananlar."

"Çok uzun bir sohbet olacağa benziyor." dedim gülümseyerek ama benim aksime o oldukça ciddiydi.

"İstemezsen konuşmayız, mühim değil- yalnız birlikte yürüyor oluşumuz bile benim için kıymetli bir an."

"Benim için de kıymetli bir an." dudaklarımı ıslattım farkında olmadan "Üstelik konuşmamız gereken konuları unutmuş da değilim, endişe etme."

"Daha sonra konuşmayı mı tercih edersin? Eğer öyleyse-"

"Hayır, daha sonrası yok, yarın buradan ayrılıyorum ve seni tekrar ne zaman görürüm yalnızca Yaradan bilir."

Gözleri kısıldı "Hünkarımız seni nasıl gönderir?" sözlerini ellerini hızla hareket ettirirken destekledi "Yani, hünkarımızı tanıyan herkes biliyor sen onun için ne denli kıymetlisin, onun için bir hazine gibisin... neden böyle olduğunu elbette ki bilmiyoruz lakin seni göndermez diye düşünmüştüm ben, yalnız ben de değil- senin için dergahta bir oda hazırlatacaktık yalnız sana ait."

"Burada kalmam uygun değil."

"Niçin uygun değil?

"Niçin mi uygun değil?" ufak bir kıkırtı döküldü dudaklarımdan "Şimdi aklı selim düşünelim, hünkarımızın nikahında değilken ona böylesine yakın olmam bile yakışık almıyor, haksız mıyım?"

"Ama siz diğer hatunlar gibi değilsiniz ki, kimse sizinle ilgili yanlış bir söz etmeye cüret edemez eğer çekindiğiniz buysa."

"Hayır, çekindiğim bir şey yok- aslında var, çekindiğim bir şey var..." semaya baktım, karanlığın içinden sanki onun da bana baktığını, ruhuma dokunduğunu hissettim. Işığıyla benim yüreğime de aşkını iletiyordu "İnsanlar konuşur Hatice, en iyi bildikleri ve yaptıkları şey de budur nitekim, fakat benim gönlümü huzursuz etmeye başlayan şey herhalde hünkarımızınkini de huzursuz etmeye başladı. Ben ve hünkarımızı senin gözlerinden gizleyen duvarlar, yaratıcının gözlerinden gizleyemez ya."

"Ah, günahın seni rahatsız ettiğini söylemeye çabalıyorsun." dedi gülümseyerek.

"Evet, günah. Uzun zamandır bunun üzerine düşünmemiş olmamama karşın, şu an yüreğimde hissediyorum ne denli yanlış olduğunu."

"Mesele yalnız bu mu peki?"

Mehmet'ten başka kimse ile uzun sohbetler yapmıyordum, oysa şimdi Hatice bana yüreğini açıyor ve benim de kendisine yüreğini açmamı sağlayarak yüreğimi rahatlatıyordu. Hatice'nin sıcak elini avuçlarımın içine aldım ve gülümsedim "Yalnız bu değil. Hünkarımız ben çevresindeyken ne yazık ki devlet işleri ile olması gerektiği kadar alakadar olamıyor. Ya da ben öyle hissediyorum kim bilir?"

"Prens Radu peki?"

"Prens Radu ne?" dedim merakla.

"Prens Radu çok değişmiş." dedi ve dudağını ısırdı farkında olmaktan uzak bir tavırla "Şey- kendisini Edirne'den tanırım da... bilemiyorum, sanki ağabeyine benziyor artık, oysa öncesinde yüzünden bir ışık saçılırdı kendisine bakanların gözlerine ve onun gözlerine bir kez bakan bir kez daha bakmak isterdi."

İki Yangın ArasındaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin