BÖLÜM 28

1.2K 61 14
                                    

Arabaya bindiklerinde bir süre birbirlerine baktılar. Yaşadıkları his bambaşka ve yürek burkucuydu. Rüzgar, omuzlarımdaki yüklerle daha da değiştiğini hissediyordu. İlk deneyimleri, ilk korkuları şimdi yeniden mesken bellenmişti. Bahçeden hızla çıkarak yola koyuldular.

İkisinin de içi rahat etmemişti, bu yüzden hastaneye gitme kararı almışlardı. Çıkmadan önce Deniz, duş almış kendine gelmişti.  Bugün yaşanılanlar gerçekten çok kötüydü.

Telefonunun çaldığını duyunca çantasını açtı. Ekranda Şeniz'in adını görünce hemen açtı.

-Alo Şeniz?

-Canım iyi misin? Seni çok merak ettim. Beni nasıl arayabildin?

- İyiyim çok şükür kuzum sadece olayların etkisindeyim.  Şey ya, kapı deliğinde onu görünce odaya koştum. Telefon zaten elimdeydi, kimi aradığıma bakmadan tıkladım hemen. Allah'tan duydun beni. Rüzgar yetişmeseydi sonrasını düşünmek bile istemiyorum.

Rüzgar'a baktı. O anları tekrardan yaşar gibi hissedince eliyle başını ovaladı. Dizleri titremeye devam ediyordu. Sıkkınlıkla iç çekti.

- çığlığını duyar duymaz kapatıp Rüzgar ağamı aradım sana yakın olunca.

-Polisi aradı Rüzgar işte. Sonrası durumlar biraz karışık.

- Hadi ya... E sen şimdi neredesin ne yapıyorsun?

Sorduğu soruyu duyunca Rüzgar'a baktı. Kaş göz işareti yaparak neyi sorduğunu belli edince Rüzgar net bir şekilde kaşlarını kaldırdı. Deniz, hastaneye gittiğini söylemekten vazgeçti.

- Birkaç işimiz var çarşıda, onları halledeceğiz.

-Hımm, tamam o zaman tutmayın seni.

- Tamam canım konuşuruz sonra.

- Görüşürüz.

Telefonu kapatıp tekrardan çantasına koydu. Boşta kalan eli tutuşunca içinin titrediğini hissetti. Rüzgar Deniz'in elini sıkıca kavrayıp kendi eline kenetlemişti. Bir an duraksayıp gözlerini yoldan ayırmadan tuttuğu eli dudaklarına götürdü. Hasret olduğu sevgi karşısında o harika manzarayı seyre daldı.

Çipil çipil yola bakan gözlerini,  dudaklarını, belirgin yüz hatlarını, yeni çıkmış sakallarını, boynunu, geniş omuzlarını, o yanık tenini... Her bir zerresini zihnine kazıyacak kadar derin derin baktı.  Arabaya yayılan kokusunu derin derin soluyarak gözlerini zevkle kapattı.
Hem en yakınıyken, bir o kadar uzak kaldığı adama hasretle baktı.

- Keşke her şeyi çözüp konuştuğumuz o akşam benim sana şans verdiğim gibi sen de bana şans verebilseydin.

Bakmayı kesip bedenini kapı tarafına doğru iyice çevirdi. Başını kenara yaslayıp akıp giden manzarayı seyre daldı.

Rüzgar, duydukları karşısında kaşlarını çattı. Neyden bahsettiğini anlamıştı ama diyecek bir şey bulamıyordu.
Aklına gelen dertleriyle vücudu gerildi. Bir an önce çözüp unutmak istiyordu.

-Deniz sana açıklayamadığım birçok derdim var, çözene kadar senden uzak kalmamın daha sağlıklı olacağını düşündüm. Seni üzmek için bir şey yapmıyorum aksine seni düşünüyorum.  Kapat şu konuyu, asma o suratını.

Kollarını göğsünde birleştirme isteği gelmişken arabanın durmasıyla hastaneye vardıklarını anlamıştı. Doğrulup emniyet kemerini çözdükten sonra tek kelime etmeden çantasını alıp arabadan indi.  Hareketlerini inceleyen Rüzgar birkaç saniye durduktan sonra arabadan indi.
Etrafında dolanarak yanında duran Deniz'in elini tutup yürümeye başladı.

Deniz ( FİNAL) Where stories live. Discover now