Bölüm 32

897 38 2
                                    

Hayat, öyle bir şakadır ki gerçekliği bile fark etmeyi imkansız kılar.  Bitti dediğin an yeşeren bir yaprak misali doğuyor içimize umut. Yine bir şekilde devam ediliyor hayata. Bir yerlerde bizi bekleyen kaderimiz var ve o bizi nereye götürürse gidiyoruz. Bazen geçmişe gidiyoruz... Bazen kendimizden...

Önemli olan iyi olabilmek işte. Ne olursa olsun, hangi yollardan geçersen geç, hangi acıyı yaşarsan yaşa yine en sonunda kalacak olan gerçek, sensin. Bu yüzden her ne olursa olsun kendini yitirme.

Kayboluşlar ve arayışlar zelzelesi içinde geçip gidiyor baharlar... İlk ve son dediğin yaşantılar özüne dönmeni sağlar aslında. Yağmurun yağmadığı bir yer ne bilsin gökkuşağının renklerini?  Fırtına varsa güneş de vardır.
Ve güneşin fırtına olmadan bir güzelliği yoktur. Güneşe anlam veren fırtına, seni sen yapan da yaşadıklarındır.

İlkbaharın çiçekleri anlamlıysa, sonbaharın fedakarlığındandır...

                    - NİLAY SUDE ÖZCAN

Öğlene doğru gözlerini mide bulantısına açtı. Gelen öğürtüyle pararel yataktan doğrulup lavaboya koştu.
Öğürtüler bir anda geliyordu ve içi feci halde bulanıyordu.
Klozetin kapağını açar açmaz istifra etmeye başladı.

Kusması bitse de içi kalkmaya devam ediyordu. Koku onu iyice kötü yapmıştı. Yüzünü buruşturarak sifonu çekti.
Bir öğürtü daha gelince dizlerinin üzerinde durup dinlendi. Derin nefes aldı. 

Kapı tıklanma sesi duyunca "gel" diye bağırdı. Sesi titrek çıktı.  Lavaboya gidip ağzını duruladı. Ellerini dayayıp bir müddet öyle bekledi. Kolları titriyordu.

Şeniz olduğunu görünce ona baktı. İçeri yayılan kokuyu soludu. Ağır bir parfüm kokusuydu ve berbat kokuyordu. Şeniz tam bir şey diyecekti ki ansızın gelen öğürtüyle tekrar klozete eğildi.

Telaşa kapılan Şeniz, Deniz'in saçlarını tuttu.

- Deniz, iyi misin?

Kusması bitince doğrulup sifonu çekti. Bir şey demeden lavaboda dişlerini fırçaladı. Aynadan ona bakıp gözlerini yumdu.

Ağzını durulayıp kuruladıktan sonra,

- Bulantıya uyandım, iyiyim.

Birlikte yatak odasına geçtiler.

- İyi olduğuna emin misin? Rüzgar ağamı arayalım bence.

Deniz telefonuna baktı. Öğlen olmuştu! Bu saate kadar uyumuştu! Gözleri irice açıldı.

- Ben bu saate kadar uyudum mu? Rüzgar nerede?

Telefon elinde yatağına oturdu.

Şeniz perdesini açarak içeri gün ışığı girmesini sağladı.
İçerisi havasız kalmıştı. Pencereyi de açınca ona döndü.

- Evet, ağam şirkete gittiğini söyledi senin de uyuduğunu. Uyandırmayın dedi ama öğlen olunca bi bakayım dedim bu saate kadar uyumazdın çünkü.

Vücudundaki değişikliklere alışması gerektiği gibi diğer değişikliklere de alışması gerekiyordu. Sonuçta hamileydi, içinde bir canlı büyüyordu.  Hamileliğin başındayken ilk defa kusuyordu. Kokulara karşı hassaslaşmış ve her şeye duygusal bakmaya başlamıştı.

Deniz ( FİNAL) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin