BÖlÜM 38

408 20 0
                                    

2 AY SONRA 1 TEMMUZ SABAHI

kar erir, güneş çıkar. Fırtına diner gökkuşağının o eşsiz ahenkli renkleri çıkar. Yaz sıcağı, tenini ısıtır, tüm her şey geride kalınca, elinde olan huzurun değerini anlarsın. Bir telaştır ki adetler, bir kez yaşanır, hiç unutulmaz. O günün sabahı, Sarafların konağında, Rüzgar'ın evinde bir tatlı telaş vardı. Hazırlıklar bitmiş, gün gelip çatmıştı. Bu akşam Şeniz'in kınası yakılacak ve minnetle yaşadığı o evden, ertesi sabah duvağıyla çıkacaktı. İki ay içerisinde çok şey değişip, gelişmiş bir çok anı sığdırılmıştı. Deniz kafasına koyduğu kariyer planından vazgeçmiş olmasa da içeriğini biraz değiştirmişti.

Bir ay önce bebeklerinin cinsiyetini öğrendikleri günün ardından Hazar Bey'in evinde merdivenlerden inerken son birkaç basamakta bileği burkulmuş, trabzana tutunma refleksiyle yana doğru düşmüştü. Yaşadığı korkuyla beraber bir süre hastane köşelerinde zaman geçmişti. Şükür ki anne de bebek de iyiydi.

Fakat bu olay sonrasında Rüzgar, karısını uyarmış ve hayalini kurduğu süreci durdurduğunu söylemişti. Her zaman inatçılığıyla kazanan Deniz bu sefer kocasının sözünü dinlemişti çünkü bebeğine bir şey olmasından çok korkmuştu.

Rüzgar'ın şirketiyle alakalı yaşadığı sıkıntılar ailesine de yansıyordu. Yangın sonrası diğer bina halledilmiş olsa da, Orhan Bey'in teklifini kabul etmesinin bedelini ağır bir şekilde ödüyordu. Evdeki hesap çarşıya uymamıştı, hisse alımından sonra şirket için kriz süreci başlamış, talepler durma noktasına gelmişti. Beritan'ın başa geçirildiği yan şirket durumlarını bir nebze toparlasa da yetersizdi, önceden daha dikkatli iş yürüten Beritan, Amed'e geldiğinden bu yana özensiz davranıyordu.

Deniz'in büyüyen karnıyla beraber değişmeye başlamıştı, yüzü tombullaşmış al al olmuştu. Yani kısacası, ne evinden taşınabilmişti, ne işleri rayına koyabilmişti, eşle dostla geçen yaz akşamları dışında gelişen pek bir şey olmamıştı bu iki ay içerisinde.

Rüzgar ve Deniz birkaç gün önceden konağa gidip hazırlıklara yardımcı olmuşlardı. Avlunun ön kısmındaki telaş devam ederken organizasyon kurulmuştu. Kınanın yakılacağı taht, erzak odasının kapının önüne kurulmuştu. Deniz sabahın erken saatlerinde kızlarla beraber kuaföre gitmişti. Kına için kendisine çok güzel lacivert bir elbise almıştı. İhtiyacı olanları poşetleyip yanına almıştı.

Bekir Ağa'nın agalarının hanımları, kızları, gelinleri cümbür cemaat hazırlık yapmış, kına evine ellerinde tatlı tepsileriyle erkenden gelmişlerdi. Konağın 2. katında bulunan açık alanı erkekler için hazırlıyorlardı, kadınlar ise kınanın olacağı alandaydı. Davul zurnalar dünden beri çalıyordu, Bekir Ağa koç kesilmesini emir etmiş, kesilen kurban Mardin'de birçok haneye dağıtılmıştı.

Murat ile Kubilay kapının önüne çektikleri arabanın bagajından kolileri taşıyorlardı. küçük limonatalar ve sular vardı. Komşular da sağolsun, yemek pişirip getirmişlerdi, konak sabahın erken saatlerinde bile oldukça hareketliydi.

Rüzgar, Cengiz ile beraber konaktan çıkmıştı, birkaç mağazaya uğramaları gerekiyordu. Siyah tişörtünü çekiştirerek hava girmesini sağladı. Gözlüğünü başının tepesine iliştirerek arabaya yaslandı ve cebinden paketi çıkarıp sigara yaktı. Pakedin içinden bir dalı Cengiz'e uzatırken, konuştu.

- Bugün biter mi dersin?

Cengiz sigarayı alıp yakarken aynı şekil arabaya yaslandı. Midyat çarşısındalardı, gelen geçenin selamını alırken bir yandan etrafı izleyip soluklanıyorlardı.

- Bitse de kurtulsak.

Rüzgar aklından geçen düşünceyle tok bir kahkaha patlattı.

- Ne pis bir zihniyetin var senin, pislik adam. Onu mu diyorum ben, yorucu iş,ondan.

Deniz ( FİNAL) Where stories live. Discover now