BÖLÜM 10

3.5K 124 4
                                    

Her şeye rağmen, insan yürüdüğü yoldan vazgeçmezmiş. İnatla da olsa, acı çekerek bile olsa o yola muhakkak devam edermiş. İnanıyorsa ve cebinde umut kırıntıları varsa hatta  gönülden bağlanmışsa bir de o şeye  öylesine ölesiye körü körüne, kolay kolay dönülmezmiş o yoldan.
Kalbini söker atar uğruna yine de dönmezmiş. Çünkü bir nebze ihanettir yürüdüğün yoldan dönmek...

Ben bu hikayede yarım bırakılanım.

Herkese ve her şeye muhalefet olan   törenin kızıyım.
Ben annemin 'bahtsız kaderi' dediği kınalı kuzusu yum. Amed'in, Mardin'in ıssız sokaklarında öldürülen her insanın acısını, tamamlanmamış yaşamlarını, ayırdığınız sevdaların yangınını çeken bilakis yaşayan bir kızım. Her şeyden herkese bir nebze varım ama bir kendime yokum, bir kendimi dolduramıyorum.

Öyle bir noktaya geldim ki, dünya yansa ağzımı bıçak açmaz. Öyle oturur beni de yakmasını beklerim. Hatta belki o yangına kendim koşarım. Bilirsiniz, sabrı tükenen insan vakti beklemez.

Öyle bir noktaya geldim ki...

herkes her şeyi biliyor, herkes doğru, herkes haklı, bir tek ben yanlışım, bir tek ben yanılıyorum, bir tek ben hata yapıyorum. Kimse ama kimse asla hata yapmıyor çünkü herkes mükemmel, tek kusurlu olan benim.

Sizce de artık 'yeter' demenin zamanı gelmedi mi?

Nilay Sude Özcan

Akşam vakitlerinde, Midyat'ın sokaklarında bir telaş, bir hareketlilik, Sarafoğlu konağına ulaşmış herkesi merağa düşürmüştü.

Kadınlar tarafında yemek çoktan yenmiş toplanmış, çalışanların demlediği çay oturma odasında yudumlanırken büyük konak kapısının sert bir şekilde kapanması herkesi korkutmuştu.

Oturma odasındakiler ve diğer kişiler telaşla avluya koşmuşlardı ki avlunun tam ortasında elinde bavuluyla duran kişiyi gören  bir anda merdivenlere yönelmişti.

Çalışanlardan Esma sevinçle hanımının yanına geldi ve elini öptü.

"Hanım Ağam, Gülhezar Hanım'ım hoş geldiniz. Çok özlettiniz kendinizi. Verin, bavulunuzu çıkarayım." diyip kadının elinden bavulu aldı.

Esma gibi o da herkesi özlemişti.

Herkes tek tek elini öpüp güler yüzle karşılarken Bekir'in karısı Gülhezar'ın içinde büyük bir endişe vardı.

Evvelsi akşam Bekir onu arayıp gelmesini, Tanoğullarının geri geldiğini, kadınların başında durması gerektiğini söylemişti.

Konağın büyük hanımı, kendi kız kardeşinin torunlarının düğünleri için memleketi Siirt'e gitmiş, bir aya yakın orda kalmıştı. 2 yeğeninin mürvetini gördükten sonra da dönüş vakti gerçekleşmişti.

Hep beraber oturma odasına geçtiklerinde Gülhezar direkt konuya girmişti.

"Gelme sebebim bellidir. Ağa kocam  çağırdı. Ben demeden o gel diyorsa bir sebebi vardır. Herkes kulağını açsın beni iyi dinlesin. Yarın sabahtan itibaren benden habersiz bu konakta kuş bile uçmayacak. Sebebini de Bekir Ağa vakti gelince açıklayacaktır. Ben yatmaya gidiyorum yoldan geldim. " diyerek odadan çıktı.

Deniz ( FİNAL) Where stories live. Discover now