BÖLÜM 43

495 19 0
                                    


''Yıkımdan önce her şey derli topludur.''

 𝄞 Ainsi bas la vida / Indila


43. BÖLÜM


O gece, farklıydı.  Terk edişler, yeni bir hayatın ilk adımıydı. Gitmeler, bitmeler, yeniler ve eskiler silsilesi içinde gitmesi gerektiğini anlamıştı. Bedenen ait olunan yerde eğer zihin yabancılık çekiyorsa kalmak olanaksızdır ve eğer düşüncelerde karar verdiyse insan, o adımı çoktan atılmıştır. Kafanın içindeki dünyanı dış dünyanla bağdaştırman gerekiyorsa, aklının içindekini gözünün önünde görmen gerekir. işte o gece, her taşın yer değiştirdiği, binlerce puslu gecelerden biriydi, beklenen olmuştu.

Lambaların az aydınlattığı karanlık patikalardan geçerek yaşamlarını geçmişte bırakıyorlardı. Sting- shape of my heart şarkısına eşlik olarak ağzını oynatıyor, camdan sisli ve tekinsiz geceyi izliyordu. Gölgeli ağaçların arasından,  semadaki ayın yanından geçiyorlardı.  Yol uzun, yolculuk uzun, hikaye uzundu, aceleleri yoktu. 

...

Gün doğmuş, serin hava teni okşuyordu. Işık huzmeleri mutfağı neşelendiriyor, Ceyda Hanım da ailesine kahvaltı hazırlıyordu. Her şeyden habersiz suratına takındığı sakin ifadeyle bütün kontrolü elinde tutmanın verdiği güven vardı. Demlenmiş çayı masaya koyup hemen tavaya döndü. Geçen pişirdiği eti ısıtıyordu.  Yeşillikleri de ustaca doğrayıp aldığı kapta karıştırdı ve limonladıktan sonra masaya yerleştirdi. 

Sofranın hazır olmasına az kala Hazar tam takım hazırlanmış vaziyette mutfağa girdi. 

- Günaydın hayatım. 

Karısını öpüp sofradaki yerine oturdu. - Günaydın canım. Söyle kahvaltıya gelsin. 

Ceyda gülümseyerek - Seslendim ama uyanamadı demek ki dün geç yattı belki de.

- O zaman git kaldır.

Ceyda daha bir şey demeden kalktı. Baba kızın aralarının gergin olduğundan ister istemez o da iki arada kalıyordu.  Merdivenlerden yukarı çıkarak Hayat'ın odasına yöneldi. Hem söyleniyor hem de acele ediyordu. Odasının önüne geldiğinde hızla kapıyı açtı fakat karşılaştığı derli toplu ve Hayat'sız oda karşısında başından aşağı kaynar sular döküldü. Çatılmış kaşları arasından bir fikir üretmeye çalışıyordu.  Aslında içten içe ne olabileceğini hatta ne olduğunu anlamıştı ama kabullenmek istemiyordu. Sessiz adımlarla yürüyüp yatağın ucuna oturdu. Gözleri yanmaya boğazı düğümlenmeye başlamıştı. yutkunmak sanki bir okyanusu sindirmeye çalışmak gibiydi. 

''Kızım gitti.'' dedi fısıltılarının arasından. '' Eyvahlar olsun...''

Aniden kendini toparlamaya çalıştı. Aşağı inip bunu söylemesi gerekiyordu.  Titreyen uzuvlarını yok sayıp ani bir yürek korkusuyla mutfağa girdi. Belki 2 dakika önce buradan çıkarken güzünde hiçbir şeyi bilmemenin verdiği huzur vardı. Masada kahvaltı yapan kocasına baktı. Nasıl söyleyecekti ki bunu?  Hazar onun geldiğini fark edip baktı. Anlamsız bakışlar saniyeler sürmüştü.

-  İnmiyor mu? diye sorduğunda Ceyda dudağını dişledi. Hızlı ve kesik bir nefes aldı. 

- Hayat yok Hazar. 

Duyduğu karşısında elindeki çatalı daha çok sıkmıştı. Damarlarından akan kanı hissediyor gibiydi. Yüreği dağlandı. Bunun olabileceğine ihtimal vermişti ama kızından bunu asla beklemiyordu. O Hazar'ın kızıydı sonuçta.

Deniz ( FİNAL) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin